Page 5 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 5
ÖNSÖZ

Turizm ülkeler arasındaki ilişkileri geliştiren, insanların birbirleri ile kaynaşmalarını sağlayan,
doğrudan veya dolaylı olarak birbirine bağlı olan etkileşimler bütünüdür. Turizmin gerek
ekonomik yönden gerek kültürel yönden gerekse sosyal yönden önemli etkileri
bulunmaktadır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de turizm önemli mesafeler
kat etmiş ve ülkesel bazda önemli bir pazar haline gelmiştir. Ülkemizin de içinde olduğu bu
pazardan bazı ülkeler daha fazla pay alırken bazıları ise daha az pay almak durumunda
kalmışlardır.

Turizm sektörüne yönelik yatırım ve teşvikler özellikle son 30 yılda hız kazanmıştır.
Günümüzde Türkiye, 2014 yılı sonu itibariyle 36 milyonu aşkın turiste ev sahipliği yapmış ve
dünya sıralamasında 6. sırada yer almıştır. Bu turistlerden ise 34 milyar dolardan fazla gelir
elde edilmiştir. Bu büyüklükteki dünya turizm pazarından daha fazla pay almak ise hepimizin
ortak arzusudur. Ancak bu amacı gerçekleştirmek için devamlılığı sağlama konusuna özen
göstermek gerekmektedir. Çünkü turizm tükenen varlıklardan oluştuğundan, koruma kollama
dengesine göre hareket edilmesi sağlanmalıdır. Bu bağlamda, sürdürülebilir turizm yaklaşımı
turizm kaynakların kullanımı konusunda karar vericilere rehberlik edebilecektir.

Sürdürülebilir turizm yaklaşımında, turizm alanlarında oluşabilecek ekonomik, sosyo-kültürel
ve çevresel tahribat unsurlarının belirlenmesi, turizm karar süreçlerinde tüm paydaşların
görüşlerinin alınması; ülkeye, bölgeye ya da belli bir turizm alanına özgü sürdürülebilir
turizm gösterge setlerinin oluşturulması ile kısa, orta ve uzun vadeli destinasyon planlarının
belirlenmesi ele alınması gereken en elzem konular arasındadır.

Ülkemizin turizmde hedeflenen ve 2023 turizm vizyonu olarak da kabul edilen hedeflere
ulaşması için sürdürülebilir turizm yaklaşımını benimsemesi gerekmektedir. Bakıldığında
turizm ürününü çeşitlendirmek, ülke geneli ve 12 aya yaymak, öncü sektör konumuna
ulaştırmak, dünya sıralamasında turist sayısı ve elde edilen gelirde ilk 5 ülke arasına girmesini
sağlamak ve turizmde uluslararası marka haline gelmek için sürdürülebilirlik yaklaşımının
benimsenmesi gerekmektir. Bunun içinde yereldeki tüm paydaşlar ile işbirliği yapılarak
birlikte çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve bu çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi
sağlanmalıdır.

Doğu Karadeniz Bölgesi, sahip olduğu eşsiz doğası, özgün mimari ve yaşam tarzlarını
bünyesinde barındıran yaylaları, mikro-klima özelliği, eko turistlere yönelik turizm çekicilik
unsurlarının fazlalığı ve bölgenin farklı kültürleri içine alan bir sentez oluşturması açısından
ön plana çıkmaktadır. Ayrıca bölge; doğa yürüyüşü, rafting, endemik bitki gözlemciliği, kuş
gözlemciliği, çiftlik turizmi vb. doğa turizmi etkinliklerinin yanında kültür turizmi, inanç
turizmi, termal turizm ve sağlık turizm gibi alternatif turizm türlerine yönelik turistik talebin
ihtiyaçlarını karşılayabilecek potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin yanında diğer turizm
bölgelerine kıyasla sınırlı olsa da özellikle Ayder Yaylası, Uzungöl, Sümela Manastırı,
Karaca Mağarası, Şavşat-Karagöl Milli Parkı vb. turizm alanlarına yönelik reel turizm talebi
de gözlemlenmektedir. Bu potansiyele rağmen, bölgenin ülke turizminden aldığı pay ise son
derece düşük düzeylerde seyretmektedir. Bunun nedeni ise turistik değerler ile ilgili

i
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10