Page 789 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 789
değil buraların koruma dengesine dikkat edilerek buralardan fayda sağlanabilmesi
yönündedir.
Doğal kaynakların yoğun olduğu bölgelerde plan ve stratejiler belirlenirken taşıma
kapasitelerini aşmadan, turizm kaynaklarını koruma ve dengeli kalkınma anlayışı
içerisinde kullanmak gerekmektedir.
Sektördeki yatırımların sadece doğal çevreyi koruyan yatırımlar ile değil aynı
zamanda; tarihsel, kültürel ve sosyal çevreyi kollayıcı, koruyucu ve geliştirici
yaklaşımıyla ele bir politika ile sağlanabilecektir. Çünkü bu değerlerinin tümünü
içinde barındıran politikaların sürdürülebilirliğe katkısı daha fazla olacaktır.
Sürdürülebilir turizm anlayışı; doğa, kültür ve sosyal yapıya olumsuz etkiler
yaratmayan, döviz ve istihdam sayesinde ekonomiye olumlu katkılar sunan bir
anlayışı benimsemektedir. Yani ekonomiye de pozitif yönlü bir katkı
sağlamaktadır.
Bölgesel ve ülkesel bazda turizmin gelişimi için gereken ortamın ve uygun
koşulların yaratılması halinde, proje üretimi ve sektör ile paydaşların bir arada
çalışması sağlanabilecektir.
Yatırımlar ve planlar yapılırken, sosyal ve teknik altyapıyı tamamen kamuya
yüklemeyen, sivil toplum örgütlerinin ve yerel halkın da sürece dâhil edildiği ortak
bir çalışma havuzunun oluşturulması gerekmektedir. Bu sayede turizmde altyapı,
çevre, ulaşım, konaklama, kültür, tarih ve sanat alanında kaliteli hizmet sunan ve
turizmin yoğun olarak yaşandığı bölgelerde ortaya çıkan altyapı ve çevre
sorunlarını yerel yönetim ve diğer paydaşlar ile işbirliği içerisinde çözen yapıların
oluşması konuları üzerinde durulmuştur.
Kongrede öne çıkan bir başka konu ise yöresel mutfak kültürü ile folklorik değerler
konusu olmuştur. Özellikle yöresel mutfak kültürüne ait yemek çeşitleri, sunumlar
ve ritüellerin turistik açıdan değerlendirilmesi gerekliliğine vurgu yapılmış. Her
destinasyonda bulunan alışılagelmiş çeşitliliğin ve sunumun aksine yöresel
773
yönündedir.
Doğal kaynakların yoğun olduğu bölgelerde plan ve stratejiler belirlenirken taşıma
kapasitelerini aşmadan, turizm kaynaklarını koruma ve dengeli kalkınma anlayışı
içerisinde kullanmak gerekmektedir.
Sektördeki yatırımların sadece doğal çevreyi koruyan yatırımlar ile değil aynı
zamanda; tarihsel, kültürel ve sosyal çevreyi kollayıcı, koruyucu ve geliştirici
yaklaşımıyla ele bir politika ile sağlanabilecektir. Çünkü bu değerlerinin tümünü
içinde barındıran politikaların sürdürülebilirliğe katkısı daha fazla olacaktır.
Sürdürülebilir turizm anlayışı; doğa, kültür ve sosyal yapıya olumsuz etkiler
yaratmayan, döviz ve istihdam sayesinde ekonomiye olumlu katkılar sunan bir
anlayışı benimsemektedir. Yani ekonomiye de pozitif yönlü bir katkı
sağlamaktadır.
Bölgesel ve ülkesel bazda turizmin gelişimi için gereken ortamın ve uygun
koşulların yaratılması halinde, proje üretimi ve sektör ile paydaşların bir arada
çalışması sağlanabilecektir.
Yatırımlar ve planlar yapılırken, sosyal ve teknik altyapıyı tamamen kamuya
yüklemeyen, sivil toplum örgütlerinin ve yerel halkın da sürece dâhil edildiği ortak
bir çalışma havuzunun oluşturulması gerekmektedir. Bu sayede turizmde altyapı,
çevre, ulaşım, konaklama, kültür, tarih ve sanat alanında kaliteli hizmet sunan ve
turizmin yoğun olarak yaşandığı bölgelerde ortaya çıkan altyapı ve çevre
sorunlarını yerel yönetim ve diğer paydaşlar ile işbirliği içerisinde çözen yapıların
oluşması konuları üzerinde durulmuştur.
Kongrede öne çıkan bir başka konu ise yöresel mutfak kültürü ile folklorik değerler
konusu olmuştur. Özellikle yöresel mutfak kültürüne ait yemek çeşitleri, sunumlar
ve ritüellerin turistik açıdan değerlendirilmesi gerekliliğine vurgu yapılmış. Her
destinasyonda bulunan alışılagelmiş çeşitliliğin ve sunumun aksine yöresel
773