Page 717 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 717
RİŞ
Turizmin ekonomik, fiziksel ve sosyal etkileri 1980'li yıllarla beraber tartışılmaya
başlanmıştır. 1987 yılında "Ortak Geleceğimiz" Brundtland Raporu olarak da bilinen raporda
sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir gelişme kavramları gündeme gelmiş yapılan kavram tartışmaları ile
birlikte sürdürülebilir turizm kavramı gelişme göstermeye başlamıştır. Böylece turizm kaynaklarının
hasara uğratılmadan gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan bir yaklaşım kabul görmeye başlamış
ve yaygınlaşmıştır. İnsanların eğitim seviyelerinin ve çevre bilincinin artmasıyla son yıllarda doğal ve
kültürel alanlara yönelik seyahatler hız kazanmaya başlamıştır. Kültürel seyahatler bir yandan turizmin
gelişmesine olumlu katkılar sağlarken diğer yandan da kaynakların tüketilmesini hızlandırmaktadır.
Kitle turizminden kaynaklanan olumsuz çevresel etkilere bir tepki olarak ortaya çıkan sürdürülebilir
turizm yaklaşımı doğal ve kültürel kaynakları koruyarak gelecek nesillere aktarmayı amaçlamaktadır.
Ekoturizm kavramı, turizm çevre ilişkilerinin önem kazanması ve sürdürülebilirlik tartışmaları
ile birlikte gündeme gelerek popüler olmuş, sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Ekoturizm kavramı,
kırsal ve kültürel turizmin unsurlarını içermekte ve hassas doğal ve kültürel alanlarda geliştirilebilecek
en uygun turizm türü olarak görülmektedir. Bu nedenle kontrolsüz bir şekilde gelişen kitlesel turizm
hareketinin çevre ve toplum üzerindeki tahribatları karşısında ekoturizm, sürdürülebilir gelişmenin
sağlanmasında önemli bir araç olarak görülmektedir (Kuter ve Ünal, 2009:146). Kitle turizminden
kaynaklanan olumsuz çevresel etkilere bir tepki olarak ortaya çıkan sürdürülebilir turizm yaklaşımı
doğal, kültürel ve diğer kaynakların zarara uğratılmadan gelecek nesillere aktarılması bakımından
büyük bir önem taşımakla birlikte hassas ekosistemler için en uygun turizm türü olarak kabul
edilmektedir. Ekoturizm, doğa tabanlı turizmin sürdürülebilir bir türü olarak sadece doğal ve kültürel
kaynakların korunması değil, aynı zamanda onların geliştirilmesini de amaçlamaktadır.
Ekoturizm çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını gözeten, doğal alanlara karşı duyarlı bir
seyahattir. Sürdürülebilir turizm politikaları sayesinde, ekoturizmin var olma ve geliştirilebilme şansı
vardır. Günümüzde ekoloji ve ekonomi birlikteliği bir bütün olarak ele alınarak yapılan faaliyetlerin
ekonomik ve ekolojik verimliliği bir bütün olarak ele alınmaktadır. Sonuç olarak ekonomik ve
ekolojik sürdürülebilirlik birbirini dışlamadan var olmalıdır (Kaypak 2010:114).
Turizm ekolojik çevre üzerinde bitki ve canlıların yaşamını tehdit edebilmekte, doğal
güzellikler, plansız yapılaşmalar ve artan nüfus nedeniyle yok olabilmektedir. Planlı ve bilinçli yapılan
ekoturizm faaliyetleri ile bu olumsuz etkiler ortadan kaldırılabilmekte veya en aza
indirgenebilmektedir (Arslan, 2005). Doğal, çevresel, biyolojik ve sosyokültürel kaynakların
korunmasında ve kayıpların en aza indirilmesinde, turizm alanındaki faaliyetlerin ve getirilerinin
gelecekte de arttırılarak, devamını mümkün kılacak tek yol sürdürülebilir turizmdir. Bunun en iyi şekli
de ekoturizm olarak kabul edilmektedir (Akşit, 2007:441).
703
Turizmin ekonomik, fiziksel ve sosyal etkileri 1980'li yıllarla beraber tartışılmaya
başlanmıştır. 1987 yılında "Ortak Geleceğimiz" Brundtland Raporu olarak da bilinen raporda
sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir gelişme kavramları gündeme gelmiş yapılan kavram tartışmaları ile
birlikte sürdürülebilir turizm kavramı gelişme göstermeye başlamıştır. Böylece turizm kaynaklarının
hasara uğratılmadan gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan bir yaklaşım kabul görmeye başlamış
ve yaygınlaşmıştır. İnsanların eğitim seviyelerinin ve çevre bilincinin artmasıyla son yıllarda doğal ve
kültürel alanlara yönelik seyahatler hız kazanmaya başlamıştır. Kültürel seyahatler bir yandan turizmin
gelişmesine olumlu katkılar sağlarken diğer yandan da kaynakların tüketilmesini hızlandırmaktadır.
Kitle turizminden kaynaklanan olumsuz çevresel etkilere bir tepki olarak ortaya çıkan sürdürülebilir
turizm yaklaşımı doğal ve kültürel kaynakları koruyarak gelecek nesillere aktarmayı amaçlamaktadır.
Ekoturizm kavramı, turizm çevre ilişkilerinin önem kazanması ve sürdürülebilirlik tartışmaları
ile birlikte gündeme gelerek popüler olmuş, sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Ekoturizm kavramı,
kırsal ve kültürel turizmin unsurlarını içermekte ve hassas doğal ve kültürel alanlarda geliştirilebilecek
en uygun turizm türü olarak görülmektedir. Bu nedenle kontrolsüz bir şekilde gelişen kitlesel turizm
hareketinin çevre ve toplum üzerindeki tahribatları karşısında ekoturizm, sürdürülebilir gelişmenin
sağlanmasında önemli bir araç olarak görülmektedir (Kuter ve Ünal, 2009:146). Kitle turizminden
kaynaklanan olumsuz çevresel etkilere bir tepki olarak ortaya çıkan sürdürülebilir turizm yaklaşımı
doğal, kültürel ve diğer kaynakların zarara uğratılmadan gelecek nesillere aktarılması bakımından
büyük bir önem taşımakla birlikte hassas ekosistemler için en uygun turizm türü olarak kabul
edilmektedir. Ekoturizm, doğa tabanlı turizmin sürdürülebilir bir türü olarak sadece doğal ve kültürel
kaynakların korunması değil, aynı zamanda onların geliştirilmesini de amaçlamaktadır.
Ekoturizm çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını gözeten, doğal alanlara karşı duyarlı bir
seyahattir. Sürdürülebilir turizm politikaları sayesinde, ekoturizmin var olma ve geliştirilebilme şansı
vardır. Günümüzde ekoloji ve ekonomi birlikteliği bir bütün olarak ele alınarak yapılan faaliyetlerin
ekonomik ve ekolojik verimliliği bir bütün olarak ele alınmaktadır. Sonuç olarak ekonomik ve
ekolojik sürdürülebilirlik birbirini dışlamadan var olmalıdır (Kaypak 2010:114).
Turizm ekolojik çevre üzerinde bitki ve canlıların yaşamını tehdit edebilmekte, doğal
güzellikler, plansız yapılaşmalar ve artan nüfus nedeniyle yok olabilmektedir. Planlı ve bilinçli yapılan
ekoturizm faaliyetleri ile bu olumsuz etkiler ortadan kaldırılabilmekte veya en aza
indirgenebilmektedir (Arslan, 2005). Doğal, çevresel, biyolojik ve sosyokültürel kaynakların
korunmasında ve kayıpların en aza indirilmesinde, turizm alanındaki faaliyetlerin ve getirilerinin
gelecekte de arttırılarak, devamını mümkün kılacak tek yol sürdürülebilir turizmdir. Bunun en iyi şekli
de ekoturizm olarak kabul edilmektedir (Akşit, 2007:441).
703