Page 361 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 361
RĠġ
Dünya ekonomisinde en hızlı ve istikrarlı bir Ģekilde geliĢen turizm, bölgesel ve ulusal
kalkınmada bir araç olarak kullanılmakta, ödemeler dengesi açıklarının kapatılmasında büyük rol
oynamaktadır. Benzer Ģekilde döviz girdisini artırmakta, istihdam yaratmada ve sosyo-kültürel
anlamda etkileri bulunmaktadır. Bu bakımdan giderek büyüyen bir endüstri haline gelen turizmde
artan turizm hareketleri beraberinde mevcut destinasyonlarda hem turist ilgisini artırmaya yönelik yeni
arayıĢlar gerektirmekte, hem de var olan turistik ürünlerin korunmasını ve sürdürülebilirliğinin
sağlanmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle son yıllarda yaĢanan iklim değiĢiklikleri, küresel ısınma,
biyolojik çeĢitliliğin bozulması gibi sebepler de dünyanın geleceğinin risk altında olduğunu göstermiĢ
ve bunu önlemek için de çevre konusuna dikkat çekilerek sürdürülebilirlik, sürdürülebilir turizm ve
sürdürülebilir kalkınma kavramları ortaya çıkarılmıĢtır.
Sürdürülebilirlik, bir bölgeye turist kabul etmemek, geliĢmemek, büyümemek değil, doğru ve
dengeli bir politikayla sosyal yapı ve çevreye özen göstermektir. Büyük ölçüde çevre unsuruna bağlı
olan turizm sektörü de turizmi sürdürülebilir hale getirme konusunda uzun dönemli stratejiler
belirlemek zorundadır (Çelik ve Bahar, 2014). Bu bağlamda sürdürülebilir turizm geliĢimi de yerel
halkın desteği ve faydasını gerektiren bir yaklaĢım olarak düĢünülmelidir (Assante vd. 2010: 4). Bu
çalıĢmada da yerel halkın turizme yönelik tutumları belirlenerek, yaĢadıkları bölgeye sürdürülebilirlik
kapsamında katkıları olup olmayacağını belirlemek amaçlanmıĢtır. Bu nedenle GümüĢhane il sınırları
içerisinde yaĢayan yerel halka sürdürülebilir turizm tutum ölçeği ifadelerini kapsayan bir anket formu
düzenlenerek anket çalıĢması yapılmıĢ ve elde edilen sonuçlar yorumlanmıĢtır.
I. LĠTERATÜR TARAMASI
Sürdürülebilirlik kavramı ilk kez 1970’lerin baĢında ekolojik bir terim olarak kullanılmıĢ ve
“sağlıklı bir varoluĢ için sistemin her bir parçasının ihtiyacı olan Ģeylerin aralıksız akıĢını sağlamakta
sistemin yeterliliği” olarak ifade edilmiĢtir (Sünnetçioğlu, 2013: 3). Ancak literatür incelendiğinde
sürdürülebilirlik kavramının en kabul görmüĢ tanımı BirleĢmiĢ Milletler sponsorluğundaki Dünya
Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED)’nun yayınladığı “Ortak Geleceğimiz” raporunda resmi
olarak geçen tanımdır. Raporda, dünyayı tehdit eden çevresel sorunlar ile bu sorunların çözümü için
ulusal ve uluslararası düzeyde yapılması gerekenler belirtilmiĢ ayrıca sürdürülebilir geliĢme için
gerekli olan hedefler sıralanmıĢtır. Bu raporda sürdürülebilirlik kavramı “günümüz gereksinimlerini,
gelecek nesillerin kendi gereksinimlerini karĢılayabilme yeteneklerinden ödün vermeden karĢılayan
kalkınma” olarak tanımlanmaktadır (Koçak ve Balcı, 2010: 215). Tanımda da ifade edildiği üzere
sürdürülebilirlik bir kalkınma politikası olarak bilinmekte ancak çevre korumanın ön plana çıktığı bir
geliĢme anlayıĢının yanı sıra geliĢmeye iliĢkin bütün ekonomik, mali ve ticari politikaların; ekonomik,
sosyal ve çevre ile ilgili açılardan uyumlaĢtırıldığı bir süreç olarak kabul edilmelidir.
347
Dünya ekonomisinde en hızlı ve istikrarlı bir Ģekilde geliĢen turizm, bölgesel ve ulusal
kalkınmada bir araç olarak kullanılmakta, ödemeler dengesi açıklarının kapatılmasında büyük rol
oynamaktadır. Benzer Ģekilde döviz girdisini artırmakta, istihdam yaratmada ve sosyo-kültürel
anlamda etkileri bulunmaktadır. Bu bakımdan giderek büyüyen bir endüstri haline gelen turizmde
artan turizm hareketleri beraberinde mevcut destinasyonlarda hem turist ilgisini artırmaya yönelik yeni
arayıĢlar gerektirmekte, hem de var olan turistik ürünlerin korunmasını ve sürdürülebilirliğinin
sağlanmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle son yıllarda yaĢanan iklim değiĢiklikleri, küresel ısınma,
biyolojik çeĢitliliğin bozulması gibi sebepler de dünyanın geleceğinin risk altında olduğunu göstermiĢ
ve bunu önlemek için de çevre konusuna dikkat çekilerek sürdürülebilirlik, sürdürülebilir turizm ve
sürdürülebilir kalkınma kavramları ortaya çıkarılmıĢtır.
Sürdürülebilirlik, bir bölgeye turist kabul etmemek, geliĢmemek, büyümemek değil, doğru ve
dengeli bir politikayla sosyal yapı ve çevreye özen göstermektir. Büyük ölçüde çevre unsuruna bağlı
olan turizm sektörü de turizmi sürdürülebilir hale getirme konusunda uzun dönemli stratejiler
belirlemek zorundadır (Çelik ve Bahar, 2014). Bu bağlamda sürdürülebilir turizm geliĢimi de yerel
halkın desteği ve faydasını gerektiren bir yaklaĢım olarak düĢünülmelidir (Assante vd. 2010: 4). Bu
çalıĢmada da yerel halkın turizme yönelik tutumları belirlenerek, yaĢadıkları bölgeye sürdürülebilirlik
kapsamında katkıları olup olmayacağını belirlemek amaçlanmıĢtır. Bu nedenle GümüĢhane il sınırları
içerisinde yaĢayan yerel halka sürdürülebilir turizm tutum ölçeği ifadelerini kapsayan bir anket formu
düzenlenerek anket çalıĢması yapılmıĢ ve elde edilen sonuçlar yorumlanmıĢtır.
I. LĠTERATÜR TARAMASI
Sürdürülebilirlik kavramı ilk kez 1970’lerin baĢında ekolojik bir terim olarak kullanılmıĢ ve
“sağlıklı bir varoluĢ için sistemin her bir parçasının ihtiyacı olan Ģeylerin aralıksız akıĢını sağlamakta
sistemin yeterliliği” olarak ifade edilmiĢtir (Sünnetçioğlu, 2013: 3). Ancak literatür incelendiğinde
sürdürülebilirlik kavramının en kabul görmüĢ tanımı BirleĢmiĢ Milletler sponsorluğundaki Dünya
Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED)’nun yayınladığı “Ortak Geleceğimiz” raporunda resmi
olarak geçen tanımdır. Raporda, dünyayı tehdit eden çevresel sorunlar ile bu sorunların çözümü için
ulusal ve uluslararası düzeyde yapılması gerekenler belirtilmiĢ ayrıca sürdürülebilir geliĢme için
gerekli olan hedefler sıralanmıĢtır. Bu raporda sürdürülebilirlik kavramı “günümüz gereksinimlerini,
gelecek nesillerin kendi gereksinimlerini karĢılayabilme yeteneklerinden ödün vermeden karĢılayan
kalkınma” olarak tanımlanmaktadır (Koçak ve Balcı, 2010: 215). Tanımda da ifade edildiği üzere
sürdürülebilirlik bir kalkınma politikası olarak bilinmekte ancak çevre korumanın ön plana çıktığı bir
geliĢme anlayıĢının yanı sıra geliĢmeye iliĢkin bütün ekonomik, mali ve ticari politikaların; ekonomik,
sosyal ve çevre ile ilgili açılardan uyumlaĢtırıldığı bir süreç olarak kabul edilmelidir.
347