Page 519 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 519
RĠġ
Türkiye’de deniz, güneĢ, kum üçlüsünden sonra tüketiciler artık farklı turizm çeĢitlerine
yönelmektedir. BozulmamıĢ doğal yapısı, geleneksel yaĢam kültürü ve sakin bir ortam sunmaları,
ülkemizin yaylalarını gittikçe turistik cazibe merkezi haline getirmektedir. Özellikle yaz mevsiminde
orta yükseklikteki dağlık alanların ılıman iklimi, geleneksel yaylacılık faaliyetine rekreasyon iĢlevi de
kazandırmıĢtır (Doğanay, 2001: 94-96). Turizm sektöründe sürdürülebilirliğin mümkün olması için;
doğa, iklim, çevre, kültür, tarih, folklor gibi vazgeçilmez faktörlerin korunarak ve geliĢtirilerek
gelecek nesillere aktarılmasının sağlanması gerekmektedir. Bu sayede korunan ve geliĢtirilen
kaynaklar, gelecek kuĢakların tam anlamıyla hizmetine sunulabilecektir. Dolayısıyla turizm kısa vadeli
değil uzun vadeli düĢünmeyi ve bu kapsamdaki çalıĢmaları gerektirmektedir. Sürdürülebilir kalkınma,
insan sağlığı ve doğal dengeyi koruyarak sürekli bir ekonomik kalkınmaya olanak verilecek Ģekilde,
doğal kaynakların rasyonel yönetimini sağlamak ve gelecek nesillere yaĢayabilecekleri bir doğal, fiziki
ve sosyal çevre bırakmak yaklaĢımıdır. Böylesi bir yaklaĢım kalkınmanın her aĢamasında ekonomik
ve sosyal politikalarla çevre politikaların birlikte alınıp, entegre bir Ģekilde uygulanmasını zorunlu
kılmaktadır. (Godfrey 1996: 60).
A. Bölgesel Kalkınma, Turizm ve Yayla Turizmi Kavramı
Ülkeler sosyo-ekonomik Ģartlar, jeolojik özellikler, ulaĢım kolaylığı, doğal kaynaklar, yapılan
yatırımlar gibi farklı niteliklere ve kaynaklara sahip olma özelliklerinden dolayı kendi içinde farklı
coğrafi bölgelere ve bölümlere ayrılmaktadırlar. Dolayısıyla ülkelerin farklı bölge ve bölümlerine
yapılan yatırımlar ve ihtiyaçlar da farklılık göstermektedir. Bazı bölgeler oldukça geliĢmiĢlik
gösterirken bazı bölgeler ise hem doğal nedenlerden dolayı hem de yapılan yatırımların eksikliği
nedeniyle az geliĢmiĢ veya geliĢememiĢ olabilmektedir. Doğal olarak bölgeler arasında geliĢme
farklılıkları görülmektedir. Bu farklılıkların ortadan kaldırılabilmesi için geliĢememiĢ bölgeler için
bölgesel kalkınmayı sağlayacak giriĢimler de bulunulmalıdır. Bölgesel geliĢmiĢlik farklılıkları
günümüzde ekonomilerin en belirgin özelliklerinden biridir. Bölgesel kalkınma, sanayileĢmenin belli
bölgelerde toplanması sonucu oluĢan dengesizliği ortadan kaldırmak amacıyla, geri kalmıĢ bölgelerin
sanayileĢmesini ve ülke içinde eĢit gelir dağılımının sağlanmasını ifade eder (Ildırar, 2004:6). Bölgesel
kalkınmayı, bölgedeki kaynakların etkin kullanıma sunulması, giriĢim faaliyetlerinin artırılmasının
desteklenmesi, bölgenin gelir ve istihdam seviyelerinin artırılarak genel hayat standartlarının
iyileĢtirilmesi olarak ifade etmek mümkündür (Durgun,2006: 42). Genel hayat standartlarının
geliĢmesi ile insanları turizme olan ilgileri de artıĢ göstermektedir.
Ġnsanlar, sürekli yaĢadıkları yerlerden geçici sürelerle ayrılarak baĢka ülke veya bölgelere
gitmekte ve buralarda gezip-görme, dinlenme, eğlenme, öğrenme gibi psikolojik ve sosyo-kültürel
ihtiyaçlarını karĢılamaktadırlar. Ekonomik anlamda geniĢ etkiler doğuran ve turizm olarak
isimlendirilen bu olay, günümüz uygarlığının temel bir özelliğini oluĢturmaktadır (Uçkun,
505
Türkiye’de deniz, güneĢ, kum üçlüsünden sonra tüketiciler artık farklı turizm çeĢitlerine
yönelmektedir. BozulmamıĢ doğal yapısı, geleneksel yaĢam kültürü ve sakin bir ortam sunmaları,
ülkemizin yaylalarını gittikçe turistik cazibe merkezi haline getirmektedir. Özellikle yaz mevsiminde
orta yükseklikteki dağlık alanların ılıman iklimi, geleneksel yaylacılık faaliyetine rekreasyon iĢlevi de
kazandırmıĢtır (Doğanay, 2001: 94-96). Turizm sektöründe sürdürülebilirliğin mümkün olması için;
doğa, iklim, çevre, kültür, tarih, folklor gibi vazgeçilmez faktörlerin korunarak ve geliĢtirilerek
gelecek nesillere aktarılmasının sağlanması gerekmektedir. Bu sayede korunan ve geliĢtirilen
kaynaklar, gelecek kuĢakların tam anlamıyla hizmetine sunulabilecektir. Dolayısıyla turizm kısa vadeli
değil uzun vadeli düĢünmeyi ve bu kapsamdaki çalıĢmaları gerektirmektedir. Sürdürülebilir kalkınma,
insan sağlığı ve doğal dengeyi koruyarak sürekli bir ekonomik kalkınmaya olanak verilecek Ģekilde,
doğal kaynakların rasyonel yönetimini sağlamak ve gelecek nesillere yaĢayabilecekleri bir doğal, fiziki
ve sosyal çevre bırakmak yaklaĢımıdır. Böylesi bir yaklaĢım kalkınmanın her aĢamasında ekonomik
ve sosyal politikalarla çevre politikaların birlikte alınıp, entegre bir Ģekilde uygulanmasını zorunlu
kılmaktadır. (Godfrey 1996: 60).
A. Bölgesel Kalkınma, Turizm ve Yayla Turizmi Kavramı
Ülkeler sosyo-ekonomik Ģartlar, jeolojik özellikler, ulaĢım kolaylığı, doğal kaynaklar, yapılan
yatırımlar gibi farklı niteliklere ve kaynaklara sahip olma özelliklerinden dolayı kendi içinde farklı
coğrafi bölgelere ve bölümlere ayrılmaktadırlar. Dolayısıyla ülkelerin farklı bölge ve bölümlerine
yapılan yatırımlar ve ihtiyaçlar da farklılık göstermektedir. Bazı bölgeler oldukça geliĢmiĢlik
gösterirken bazı bölgeler ise hem doğal nedenlerden dolayı hem de yapılan yatırımların eksikliği
nedeniyle az geliĢmiĢ veya geliĢememiĢ olabilmektedir. Doğal olarak bölgeler arasında geliĢme
farklılıkları görülmektedir. Bu farklılıkların ortadan kaldırılabilmesi için geliĢememiĢ bölgeler için
bölgesel kalkınmayı sağlayacak giriĢimler de bulunulmalıdır. Bölgesel geliĢmiĢlik farklılıkları
günümüzde ekonomilerin en belirgin özelliklerinden biridir. Bölgesel kalkınma, sanayileĢmenin belli
bölgelerde toplanması sonucu oluĢan dengesizliği ortadan kaldırmak amacıyla, geri kalmıĢ bölgelerin
sanayileĢmesini ve ülke içinde eĢit gelir dağılımının sağlanmasını ifade eder (Ildırar, 2004:6). Bölgesel
kalkınmayı, bölgedeki kaynakların etkin kullanıma sunulması, giriĢim faaliyetlerinin artırılmasının
desteklenmesi, bölgenin gelir ve istihdam seviyelerinin artırılarak genel hayat standartlarının
iyileĢtirilmesi olarak ifade etmek mümkündür (Durgun,2006: 42). Genel hayat standartlarının
geliĢmesi ile insanları turizme olan ilgileri de artıĢ göstermektedir.
Ġnsanlar, sürekli yaĢadıkları yerlerden geçici sürelerle ayrılarak baĢka ülke veya bölgelere
gitmekte ve buralarda gezip-görme, dinlenme, eğlenme, öğrenme gibi psikolojik ve sosyo-kültürel
ihtiyaçlarını karĢılamaktadırlar. Ekonomik anlamda geniĢ etkiler doğuran ve turizm olarak
isimlendirilen bu olay, günümüz uygarlığının temel bir özelliğini oluĢturmaktadır (Uçkun,
505