Page 559 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 559
Birinci ve ikinci Dünya Savaşı arasında ulusal kimliklerini koruyan festivaller, ikinci Dünya
Savaşı sonrasında uluslararası bir kimlik kazanmaya başlamıştır. Festivallerin çeşitliliğinin artmasıyla
birlikte 1950’lerden sonra turizm amaçlı festivaller düzenlenmeye başlamıştır (Bilgili, Yağmur ve
Yazarkan, 2012).
Etkinlikler ve festivaller ekonomik ve toplumsal kalkınma hedeflerine katkıda bulunma
ve kırsal bölgelerde sürdürülebilirliğini artırma amacı olarak kullanılmaktadır (Dredge ve
Whitford, 2011). Bununla birlikte yapıldığı bölgenin imajını güçlendiren festivaller, turizm
sezonu dışında kalan aylarda yapılarak bölgeye turistik çekmek ve bölgede turizmi erken
canlandırmak amacıyla da yapılmaktadır (Özdemir, 2008). Araştırmaya konu olan Alaçatı Ot
Festivali de bu amaçla her yıl Mart ve Nisan aylarında düzenlenmektedir. Alaçatı Ot Festivali
bölgede turizm sezonunun açılması olarak da kutlanmaktadır (Omaç, 2014).
Festival ilk olarak belde halkının sağlıklı yaşamasına yardımcı olan otları tanımak,
onları doğada olduğu gibi korumak ve onlardan en doğru şekilde yararlanmayı sağlamak
amacıyla, 2010 yılında Nisan ayında düzenlenmiştir. Alaçatı’nın doğal zenginliğini, otlarının
çeşitliliğini tanıtmak ve bu otlarla pişirilen geleneksel yemeklerin kaybolmaması için
düzenlenen festivalin asıl amacı yaz aylarına sıkışan kısa turizm sezonunu uzatmak ve
bölgede turizm çeşitliliği sağlamaktır (www.otfestivali.com).
Alaçatı Ot Festivali ilk düzenlendiği yıl tek gün olarak gerçekleştirilmiştir. 2011 yılında iki
güne çıkarılan etkinlik, yerel halk ve ziyaretçilerinde katılıyla birlikte geleneksel bir kimlik
kazanmıştır. Her yıl katılımcı sayısı hızla artan festivalin sloganı “Doğanın kıymetini bilen ve
keyfini çıkartanların festivali” şeklindedir. Bu yıl altıncısı düzenlenen festivale, 2014 yılında 5
binden fazla ziyaretçi katılmıştır ve festivalden 5 milyon lira civarında gelir elde edilmiştir (Omaç,
2014).
Festival esnasında yerel halk kurdukları stantlarda bölgeden toplanan otlardan yemek, meze,
salata ve hamur işi yaparak bu geleneği yaşatmakta ayrıca, ziyaretçilere bölgeye özgü otları tanıtarak
bölge imajının kuvvetlenmesine yardımcı olmaktadır (www.otfestivali.com).
Festival süresince düzenlenen konser, yarışma ve yemek kursları da ziyaretçilerin daha iyi vakit
geçirmeleri için düzenlenmektedir. Her yıl Nisan ayında düzenlenen festival için gurmeler, gazeteciler
ve Ege mutfağını ve damak tadını merak eden ziyaretçiler Alaçatı’da buluşmaktadır. Geçtiğimiz
yıllarda yurtdışından festival için turlar ile turist kafileleri gelmeye başlamıştır. Ayrıca Türkiye’den de
büyük tur şirketleri festival için paket turlar düzenlemektedir. Festival süresince kurulan atölyelerde
kendilerine özgün tariflerini ziyaretçilere sunma fırsatı bulan ünlü aşçılar ve gurmeler aynı zamanda
yerel halk ve ziyaretçiler ile birlikte yemekler yapmaktadır (www.otfestivali.com).
Her yıl büyük ilgi gören “En Fazla Ot Çeşidini Kim Toplayacak” yarışması, yörenin doğasını
kendine has mikro-klimasını vurgulayarak, bu zenginliklerini herkesle paylaşma ve sunma isteğinden
545
Savaşı sonrasında uluslararası bir kimlik kazanmaya başlamıştır. Festivallerin çeşitliliğinin artmasıyla
birlikte 1950’lerden sonra turizm amaçlı festivaller düzenlenmeye başlamıştır (Bilgili, Yağmur ve
Yazarkan, 2012).
Etkinlikler ve festivaller ekonomik ve toplumsal kalkınma hedeflerine katkıda bulunma
ve kırsal bölgelerde sürdürülebilirliğini artırma amacı olarak kullanılmaktadır (Dredge ve
Whitford, 2011). Bununla birlikte yapıldığı bölgenin imajını güçlendiren festivaller, turizm
sezonu dışında kalan aylarda yapılarak bölgeye turistik çekmek ve bölgede turizmi erken
canlandırmak amacıyla da yapılmaktadır (Özdemir, 2008). Araştırmaya konu olan Alaçatı Ot
Festivali de bu amaçla her yıl Mart ve Nisan aylarında düzenlenmektedir. Alaçatı Ot Festivali
bölgede turizm sezonunun açılması olarak da kutlanmaktadır (Omaç, 2014).
Festival ilk olarak belde halkının sağlıklı yaşamasına yardımcı olan otları tanımak,
onları doğada olduğu gibi korumak ve onlardan en doğru şekilde yararlanmayı sağlamak
amacıyla, 2010 yılında Nisan ayında düzenlenmiştir. Alaçatı’nın doğal zenginliğini, otlarının
çeşitliliğini tanıtmak ve bu otlarla pişirilen geleneksel yemeklerin kaybolmaması için
düzenlenen festivalin asıl amacı yaz aylarına sıkışan kısa turizm sezonunu uzatmak ve
bölgede turizm çeşitliliği sağlamaktır (www.otfestivali.com).
Alaçatı Ot Festivali ilk düzenlendiği yıl tek gün olarak gerçekleştirilmiştir. 2011 yılında iki
güne çıkarılan etkinlik, yerel halk ve ziyaretçilerinde katılıyla birlikte geleneksel bir kimlik
kazanmıştır. Her yıl katılımcı sayısı hızla artan festivalin sloganı “Doğanın kıymetini bilen ve
keyfini çıkartanların festivali” şeklindedir. Bu yıl altıncısı düzenlenen festivale, 2014 yılında 5
binden fazla ziyaretçi katılmıştır ve festivalden 5 milyon lira civarında gelir elde edilmiştir (Omaç,
2014).
Festival esnasında yerel halk kurdukları stantlarda bölgeden toplanan otlardan yemek, meze,
salata ve hamur işi yaparak bu geleneği yaşatmakta ayrıca, ziyaretçilere bölgeye özgü otları tanıtarak
bölge imajının kuvvetlenmesine yardımcı olmaktadır (www.otfestivali.com).
Festival süresince düzenlenen konser, yarışma ve yemek kursları da ziyaretçilerin daha iyi vakit
geçirmeleri için düzenlenmektedir. Her yıl Nisan ayında düzenlenen festival için gurmeler, gazeteciler
ve Ege mutfağını ve damak tadını merak eden ziyaretçiler Alaçatı’da buluşmaktadır. Geçtiğimiz
yıllarda yurtdışından festival için turlar ile turist kafileleri gelmeye başlamıştır. Ayrıca Türkiye’den de
büyük tur şirketleri festival için paket turlar düzenlemektedir. Festival süresince kurulan atölyelerde
kendilerine özgün tariflerini ziyaretçilere sunma fırsatı bulan ünlü aşçılar ve gurmeler aynı zamanda
yerel halk ve ziyaretçiler ile birlikte yemekler yapmaktadır (www.otfestivali.com).
Her yıl büyük ilgi gören “En Fazla Ot Çeşidini Kim Toplayacak” yarışması, yörenin doğasını
kendine has mikro-klimasını vurgulayarak, bu zenginliklerini herkesle paylaşma ve sunma isteğinden
545