Page 294 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 294
acağı seyahat ile özel bir deneyim yaĢamak ve kazanmak isteyen çevre bilinci ile donanmıĢ
kiĢilerin tüm beklentilerini karĢılamaktadır.

Dowlig ve Nelson (2010) jeoturizm kavramı ile ilgili olarak yaptığı geniĢ kapsamlı
tanımlamasında jeoturizmi, Tourtellot‟un (1997) coğrafya kavramı odaklı sürdürülebilir turizm
yaklaĢımından farklı olarak, Hose (1995-2005) gibi “özgün olarak jeoloji ve arazi (tanıtımı) üzerinde
odaklanan bir doğal alan turizmi biçimi” olarak değerlendirmekte ve bu tanımlama kapsamında
jeoturizmin aynı zamanda “bu yerlere kiĢisel veya rehberli turlar, jeolojik aktiviteler veya jeosit
merkezlerinin yöneticileri denetiminde yapılacak geziler” sonucunda, değerlerinin daha iyi
anlaĢılması ve öğrenilmesi nedeniyle, jeositlerin (özgün jeolojik alanların) ve jeo-çeĢitliliğin
korunmasına ve yerbilimlerinin öneminin kavranmasına iliĢkin konulara da katkı sağlayabileceğine
dikkati çekmektedir. Bu bağlamda jeoturizm, jelojik oluĢumların (jeosit) coğrafi karakter olarak
turistik çekiciliğe (görsel çekicilik ve nadirlik) sahip olması sonucunda ziyaretçi akınına uğraması ile
ortaya çıkan turizm çeĢididir ve belirli bir bölgenin jeolojik oluĢumunu ve görselliğini içermektedir
(Dowling, 2013). Buna göre jeoturizmin potansiyelini jeolojik yapılar, yüzey Ģekilleri ve bunların
oluĢturduğu manzaralar oluĢturmaktadır. Dowling (2013) jeoturizmi, ekoturizm ve özel ilgi turizmi
ile iliĢkili olmasına karĢın, bunlardan farklı olarak, baĢlı baĢına ele alınması gereken bir turizm çeĢidi
olması gerektiğini vurgulamaktadır.

Ülkemizde jeolojik miras konusunda çalıĢmalar yapan Kazancı‟ya (2010:25) göre “Jeoturizm,
kısmen ya da tamamen doğayı, jeolojik mirası ve jeositleri inceleme amaçlı gezi faaliyetleridir”. Aynı
konuda çalıĢma yapan Suludere‟ye göre ise jeoturizm, doğa korumacılığı ile birlikte doğa eğitiminin
de yapılabildiği ve ilaveten bundan ekonomik gelir sağlanabildiği için son yıllarda hızla yaygınlaĢan
bir sosyal faaliyet türüdür (Suludere ve diğ. http://www.jmo.org.tr)

Dowling (2013) gibi bazı araĢtırmacıların canlı varlığı bu turizmin içine katması nedeniyle
jeolojik oluĢumların dıĢına çıkıldığı kaygısı ile bu çalıĢmada göz ardı edilmiĢtir. Canlı varlığın
jeoturizm içinde kabul edilen kısmı yalnızca fosil boyutundadır. Bitki varlığı ve insan unsurunun
etkileri göz ardı edilmektedir.

Jeoturizm değeri olan bölgeleri iki guruba ayırmak mümkündür. Ġlk grupta, görsel cazibesi
olmasa da bilimsel açıdan çok önemli sayılabilecek fosil yatağı ya da mineral oluĢumu gibi alanlar yer
almaktadır. Ġkinci grupta ise bilimsel değerinin yanı sıra görsel değeri yüksek olan kanyon, mağara
gibi jeomorfolojik özellikleri ile ön planda olan yerler bulunmaktadır

Jeoturizm güzergahlarına jeoyol denilmektedir. Jeoyol, varlığı tescil ve ilan edilmiĢ jeolojik
güzellikleri (Jeosit, Jeolojik Miras) görmek amacıyla gidilecek yol veya güzergah olarak
tanımlanabilir (Cengiz ve diğ. www.jmo.org.tr).

II. JEOTURİZM KAYNAKLARI
Jeoturizmin tescillenmiĢ kaynakları jeoparklardır. Jeopark aynı veya farklı türlerden, birden
fazla önemli jeosit bulunduran, araçla veya yaya olarak gezme mesafesindeki açık alanlardır. Dünyada

280
   289   290   291   292   293   294   295   296   297   298   299