Page 340 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 340
GĠRĠġ
Günümüzde önemi sıkça vurgulanan sürdürülebilirlik kavramı, turizm literatüründe de yerini
bulmaktadır. Uluslararası anlamda ilk defa 1972‟de yapılan “BirleĢmiĢ Milletler Ġnsani Çevre
Konferansı” (Stockholm Zirvesi)‟nda “sürdürülebilir turizm” kavramından bahsedilmiĢtir. Bu
konferans, 5 Haziran Dünya Çevre Günü‟ne adını vermesinin yanı sıra, Stockholm Bildirgesi‟nde
çevrenin taĢıma kapasitesine ve gelecek nesiller için etkili kaynak kullanımına önem veren, sosyo-
ekonomik geliĢmiĢliğin çevre ile uyumunu sağlayan ve kalkınma ile çevrenin birlikteliğine dikkati
çeken ilkeler kapsamında “sürdürülebilir kalkınma” kavramının temel esaslarını sunmuĢtur (Emrealp,
2005: 13). Toplumun sürdürülebilirliği için koruma ve geliĢtirme düĢüncelerini bir araya getiren
BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programı ve Dünya Koruma Stratejisi (1980) daha çok ekolojik bir yaklaĢım
benimsemiĢtir. Bu yaklaĢıma göre, geliĢme politikalarının “ekolojik süreçlerin sürdürülmesi,
kaynakların sürdürülebilir hale getirilmesi ve genetik çeşitliliğin bozulmaması” olmak üzere üç
önceliği bulunmaktadır (Bozdoğan, 2005: 1017-1018). Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu,
BirleĢmiĢ Milletler bünyesinde kurulan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, “sürdürülebilir
kalkınma” kavramını ilk kez soyut olarak 1987‟de yayınladığı Ortak Geleceğimiz (Bruntland Raporu)
raporunda tanımlamıĢtır. Rapora göre sürdürülebilir kalkınma; “bugünkü ihtiyaçlarımızı karĢılarken,
gelecek nesillerin de kendi ihtiyaçlarını karĢılamasında tehlike oluĢturmadan, kalkınma” olarak
açıklanmıĢtır (Turgut, 1997: 703). Bu doğrultuda, giderek ağırlaĢan çevresel sorunlara karĢı çevresel
geliĢme ve ekonomik kalkınma arasında bir köprü kurularak geliĢmenin sürdürülebilir olması
insanlığın çıkıĢ yolu olarak kabul edilmiĢtir (Yıkmaz, 2011: 17).
1972 yılında kabul edilmiĢ olan BirleĢmiĢ Milletler Stockholm Çevre Konferansı
Deklarasyonu‟nu faaliyete geçirmeyi amaçlayan Rio Konferansı (1992), küresel boyutta yeni bir
ortaklığın kurulabilmesi için devlet, yerel yönetim, özel sektör ve sivil toplum örgütleri iĢbirliğinde
küresel çevre ve kalkınma sistemini koruma hedefi ile düzenlemiĢtir. Yapılan konferansta, küresel
kaynakların tasarruflu kullanımı için uluslararası ortak çalıĢmaların önemi üzerinde durulmuĢtur.
Ayrıca, yerel ve geleneksel uygulamaların kalkınma ve çevre yönetimi üzerindeki önemi vurgulanarak
sürdürülebilir kalkınmanın baĢarılmasında etkili katılımın sağlanması için kimliklerin ve kültürlerin
desteklenmesi ön görülmüĢtür (Ozmehmet, 2008: 7-8). Bu bağlamda, Avrupa Birliği Çevre Eylem
Programları kapsamında 1992 yılında hazırlanan 5. Eylem Planı‟nın ana teması “Sürdürülebilirliğe
Doğru”dur. “Nihai hedefi, topluluk içindeki büyüme kalıplarını, sürdürülebilir bir kalkınma yoluna
eriĢecek Ģekilde değiĢtirmek” olan 5. Eylem Planı çerçevesinde turizminde içinde yer aldığı beĢ sektör
özel ilgi gösterilmek üzere seçilmiĢtir (Sarıkaya, 2004: 3). Turizmin, topluluğun ekonomik ve sosyal
yaĢamında önemli bir unsur olduğunu vurgulayan 5. Eylem planı, yeni yerler keĢfederek farklı
kültürleri özümsemenin yanı sıra sıradan ev ve iĢ yaĢantısının dıĢında rahatlamak ya da etkinliklerden
yarar sağlamak için bireysel isteklerin geçerliliğini vurgulamaktadır. Ayrıca turizmin tüm
326
Günümüzde önemi sıkça vurgulanan sürdürülebilirlik kavramı, turizm literatüründe de yerini
bulmaktadır. Uluslararası anlamda ilk defa 1972‟de yapılan “BirleĢmiĢ Milletler Ġnsani Çevre
Konferansı” (Stockholm Zirvesi)‟nda “sürdürülebilir turizm” kavramından bahsedilmiĢtir. Bu
konferans, 5 Haziran Dünya Çevre Günü‟ne adını vermesinin yanı sıra, Stockholm Bildirgesi‟nde
çevrenin taĢıma kapasitesine ve gelecek nesiller için etkili kaynak kullanımına önem veren, sosyo-
ekonomik geliĢmiĢliğin çevre ile uyumunu sağlayan ve kalkınma ile çevrenin birlikteliğine dikkati
çeken ilkeler kapsamında “sürdürülebilir kalkınma” kavramının temel esaslarını sunmuĢtur (Emrealp,
2005: 13). Toplumun sürdürülebilirliği için koruma ve geliĢtirme düĢüncelerini bir araya getiren
BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programı ve Dünya Koruma Stratejisi (1980) daha çok ekolojik bir yaklaĢım
benimsemiĢtir. Bu yaklaĢıma göre, geliĢme politikalarının “ekolojik süreçlerin sürdürülmesi,
kaynakların sürdürülebilir hale getirilmesi ve genetik çeşitliliğin bozulmaması” olmak üzere üç
önceliği bulunmaktadır (Bozdoğan, 2005: 1017-1018). Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu,
BirleĢmiĢ Milletler bünyesinde kurulan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, “sürdürülebilir
kalkınma” kavramını ilk kez soyut olarak 1987‟de yayınladığı Ortak Geleceğimiz (Bruntland Raporu)
raporunda tanımlamıĢtır. Rapora göre sürdürülebilir kalkınma; “bugünkü ihtiyaçlarımızı karĢılarken,
gelecek nesillerin de kendi ihtiyaçlarını karĢılamasında tehlike oluĢturmadan, kalkınma” olarak
açıklanmıĢtır (Turgut, 1997: 703). Bu doğrultuda, giderek ağırlaĢan çevresel sorunlara karĢı çevresel
geliĢme ve ekonomik kalkınma arasında bir köprü kurularak geliĢmenin sürdürülebilir olması
insanlığın çıkıĢ yolu olarak kabul edilmiĢtir (Yıkmaz, 2011: 17).
1972 yılında kabul edilmiĢ olan BirleĢmiĢ Milletler Stockholm Çevre Konferansı
Deklarasyonu‟nu faaliyete geçirmeyi amaçlayan Rio Konferansı (1992), küresel boyutta yeni bir
ortaklığın kurulabilmesi için devlet, yerel yönetim, özel sektör ve sivil toplum örgütleri iĢbirliğinde
küresel çevre ve kalkınma sistemini koruma hedefi ile düzenlemiĢtir. Yapılan konferansta, küresel
kaynakların tasarruflu kullanımı için uluslararası ortak çalıĢmaların önemi üzerinde durulmuĢtur.
Ayrıca, yerel ve geleneksel uygulamaların kalkınma ve çevre yönetimi üzerindeki önemi vurgulanarak
sürdürülebilir kalkınmanın baĢarılmasında etkili katılımın sağlanması için kimliklerin ve kültürlerin
desteklenmesi ön görülmüĢtür (Ozmehmet, 2008: 7-8). Bu bağlamda, Avrupa Birliği Çevre Eylem
Programları kapsamında 1992 yılında hazırlanan 5. Eylem Planı‟nın ana teması “Sürdürülebilirliğe
Doğru”dur. “Nihai hedefi, topluluk içindeki büyüme kalıplarını, sürdürülebilir bir kalkınma yoluna
eriĢecek Ģekilde değiĢtirmek” olan 5. Eylem Planı çerçevesinde turizminde içinde yer aldığı beĢ sektör
özel ilgi gösterilmek üzere seçilmiĢtir (Sarıkaya, 2004: 3). Turizmin, topluluğun ekonomik ve sosyal
yaĢamında önemli bir unsur olduğunu vurgulayan 5. Eylem planı, yeni yerler keĢfederek farklı
kültürleri özümsemenin yanı sıra sıradan ev ve iĢ yaĢantısının dıĢında rahatlamak ya da etkinliklerden
yarar sağlamak için bireysel isteklerin geçerliliğini vurgulamaktadır. Ayrıca turizmin tüm
326