Page 274 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 274
m söz konusudur (Hardy, Beeton ve Pearson, 2002: 476). Ancak insanlar sadece kendi kaderleri
üzerinde değil, diğer tüm organizmalarında kaderleri üzerinde kontrole sahiptirler (Gunn, 1994: 82).
Doğal kaynakların insanlar tarafından bilinçsiz ve sadece ekonomik amaçlı kullanımı doğanın
dengesini bozmakta ve türlerin ve çevrenin bundan zarar görmesi sonucunu doğurmaktadır.
Günümüzde insanoğlu tarafından gerçekleştirilen endüstrileşme ve bilinçsiz toprak kullanımına bağlı
olarak ortaya çıkan, küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliği, ekolojik dengenin bozulması, hava,
su, gıda kirliliği, asit yağmurları, ozon tabakasının delinmesi, buzulların erimesi gibi çevresel sorunlar
sadece doğal denge ve türleri değil, insanların sosyal ve ekonomik sistemlerini de etkilemektedir
(Gössling ve Hall, 2006: 5-6; Inskeep,1991: 344-347). Ġnsan faaliyetlerinin doğal kaynaklar üzerinde
neden olduğu bu etkilerin azaltılması ve ortadan kaldırılması düşüncesi sürdürülebilirlik kavramını
ortaya çıkarmıştır. Uzun dönemde kaynak kullanımında ekonomik, sosyal ve çevresel amaçlar
arasında dengenin yeniden kurulmasını ifade eden sürdürülebilirlik (Demir ve Çevirgen, 2006: 94),
sadece bugünü ve bugünün gereksinimlerini değil, geleceği ve geleceğin gereksinimlerinin de dikkate
alınmasını gerektiren bir anlam ve içeriğe sahip ekonomik ve toplumsal bir kavramdır (Tuna, 2007:
27).

Sürdürülebilirlik, bir toplumun, ekosistemin ya da sürekliliği olan herhangi bir sistemin
işlerini kesintisiz, bozulmadan, aşırı kullanımla tükenmeden ya da sistemin hayati bağı olan ana
kaynaklara aşırı yüklenmeden sürdürülebilmesi yeteneğidir (Demir ve Çevirgen, 2006: 94-95)
Middleton ve Hawkins (1998: 247) ise sürdürülebilirliğin “insan nüfusunun faaliyetleri ile birlikte
onların doğal, sosyal ve kültürel çevreleri arasında uyumun bulunduğu bir denge durumunu ifade
ettiğini” belirtmektedirler.

Sürdürülebilirlik fikrinin temeli 1970’lerde gelişen çevrecilik görüşüne dayanmaktadır (Lui,
2003: 460). Kaynakların bilinçsiz kullanımı sonucu oluşan olumsuzlukların ortadan kaldırılmasını
kapsayan sürdürülebilirlik ile ilgili uluslararası girişim ve düzenlemelere bakıldığında sürdürülebilirlik
temasının ilk olarak Ġsveç’in Stockholm kentinde Haziran 1972’de yapılan Birleşmiş Milletler Ġnsan
Çevresi Konferansın da gündeme geldiği görülmektedir. Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları
Koruma Birliği (International Union of Convervation of Nature -IUCN) tarafından hazırlanan ve
Birleşmiş Milletler tarafından 1982 yılında kabul edilen Dünya Doğa Antlaşması’nda ise ilk kez
sürdürülebilirlik temasına yer verilmiştir. Ġlgili anlaşma “her bir canlı varlığın tek olduğu ve insan
türüne katkısına bakılmaksızın saygı duyulması gerektiğini kabul etmekte, bunun yanında, insanlığın
doğal kaynaklara bağımlılığının anlaşılması ve kaynakların plansız kullanımının kontrol edilmesini
istemektedir”. Sürdürülebilir bir dünya ve çevre için ilk kriterler ise 1992 yılında organize edilen Rio
Konferansında ortaya konmuştur.

Sürdürülebilirliğin çevre, toplum ve ekonomik düzeyde amacına uygun olarak planlanması ve
uygulanmasının kavramsal bazı ilkelere göre düzenlenmesi gereklidir. Bu amaçlı benimsenmiş yedi
ilke şu şekilde sayılabilir (Tuna, 2007: 27-28):

260
   269   270   271   272   273   274   275   276   277   278   279