Page 327 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 327
RİŞ
I. SAKİN ŞEHİR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM
Cittaslow International (2015), sakin şehir organizasyonunun hedeflerini; kentsel yaşam
kalitesinin iyileştirilmesine yönelik yenilikçi fikirlerin farklı yöntemler üzerinde düşünülerek
oluşturulması ve bu yöntemlerin organizasyon üyesi ülkeler arasında paylaşılması; eko gastronominin
geliştirilmesi; organizasyonda yer alacak kentlerin manzara ve özgün yapılarının, yerele ait kültür ve
sanat yapılarının korunması ve buralarda yaşayan insanların sakin şehir felsefesini benimsemesi
şeklinde oluşturmuştur.
Bu doğrultuda İtalya’nın Chianti-Greve kentinde yayımlanan ilk sakin şehir bildirgesinde;
küreselleşme hareketinin insanlar ve toplumlar arasında iletişim, bilgi ve deneyim paylaşımı açısından
kolaylıklar sağlamasına rağmen, insanların ve toplumların özgünlüklerinin ortadan kalkması gibi bazı
olumsuzluklara neden olduğuna dikkat çekilerek bahsedilen olumsuzlukların yaşanmaması için özgün
değerlerin korunmasının ve geliştirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmektedir (Günerhan, 2010: 34).
Özgen (2012), sakin şehir hareketinin yakın döneme ait yeni bir turizm modeli olduğuna dikkat
çekerek, hareketin kişisel beklentilerin karşılanmasından daha çok kişisel ihtiyaçların karşılanmasını
amaçladığını ve esasında sürdürülebilir turizm ilkesinin uzantısı olarak yerel kalkınmanın
sağlanmasına yönelik sürdürülebilir kalkınma modeli olduğunu belirtmektedir.
Sürdürülebilirlik kavramını ekonomik, sosyal ve çevresel faktörleri dikkate alarak
değerlendiren Arısoy (2014), sakin şehir hareketinin İtalya’dan başlayarak dünyada hızla yayıldığını
ve hareketin genel anlamda farklı bir yaklaşım olduğunu; küreselleşmenin dünya insanları için
karışıklığa yol açan bir süreç olduğunu; bu sürecin hızlı tüketim alışkanlıklarının neden olduğu hızlı
üretimi zorunlu kıldığını ve bu zorunluluğun ise bir model haline geldiğini; bu modelin alternatifinin
ise yavaş akımı olduğunu belirterek sakin şehir hareketinin 1999 yılında literatüre giren yeni bir turizm
yaklaşımı modeli olduğuna dikkat çekmektedir.
Bu doğrultuda Sakin Şehir organizasyonu sürdürülebilirlik kavramı açısından ele alındığında;
Kuter ve Ünal (2009), sürdürülebilirlik kavramının, fazlaca ve bilinçsiz tüketim odaklı yaşam
biçimlerinin benimsenmesi sonucunda taşıma kapasitesi, hava kirliği, su kirliliği ve gürültü kirliliği
sonucu (sürdürülemezlik) olarak ortaya çıktığını belirtmektedir. Demir ve Çevirgen (2006), turizm
hareketliliklerindeki artışa paralel olarak ekolojik ve fiziksel çevre kullanımında taşıma kapasitesinin
aşılması riski olduğunu ve sosyo-kültürel yapıda da yozlaşma yaşanabileceğini ve bu durumun ise
turizmde sürdürülebilirliğe zarar vereceğine dikkat çekmektedir. Kuntay (2004), turizm merkezlerinde
taşıma kapasitelerinin aşılmaması için hedefli turizm planlamaları yapılması gerektiğini belirterek,
313
I. SAKİN ŞEHİR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM
Cittaslow International (2015), sakin şehir organizasyonunun hedeflerini; kentsel yaşam
kalitesinin iyileştirilmesine yönelik yenilikçi fikirlerin farklı yöntemler üzerinde düşünülerek
oluşturulması ve bu yöntemlerin organizasyon üyesi ülkeler arasında paylaşılması; eko gastronominin
geliştirilmesi; organizasyonda yer alacak kentlerin manzara ve özgün yapılarının, yerele ait kültür ve
sanat yapılarının korunması ve buralarda yaşayan insanların sakin şehir felsefesini benimsemesi
şeklinde oluşturmuştur.
Bu doğrultuda İtalya’nın Chianti-Greve kentinde yayımlanan ilk sakin şehir bildirgesinde;
küreselleşme hareketinin insanlar ve toplumlar arasında iletişim, bilgi ve deneyim paylaşımı açısından
kolaylıklar sağlamasına rağmen, insanların ve toplumların özgünlüklerinin ortadan kalkması gibi bazı
olumsuzluklara neden olduğuna dikkat çekilerek bahsedilen olumsuzlukların yaşanmaması için özgün
değerlerin korunmasının ve geliştirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmektedir (Günerhan, 2010: 34).
Özgen (2012), sakin şehir hareketinin yakın döneme ait yeni bir turizm modeli olduğuna dikkat
çekerek, hareketin kişisel beklentilerin karşılanmasından daha çok kişisel ihtiyaçların karşılanmasını
amaçladığını ve esasında sürdürülebilir turizm ilkesinin uzantısı olarak yerel kalkınmanın
sağlanmasına yönelik sürdürülebilir kalkınma modeli olduğunu belirtmektedir.
Sürdürülebilirlik kavramını ekonomik, sosyal ve çevresel faktörleri dikkate alarak
değerlendiren Arısoy (2014), sakin şehir hareketinin İtalya’dan başlayarak dünyada hızla yayıldığını
ve hareketin genel anlamda farklı bir yaklaşım olduğunu; küreselleşmenin dünya insanları için
karışıklığa yol açan bir süreç olduğunu; bu sürecin hızlı tüketim alışkanlıklarının neden olduğu hızlı
üretimi zorunlu kıldığını ve bu zorunluluğun ise bir model haline geldiğini; bu modelin alternatifinin
ise yavaş akımı olduğunu belirterek sakin şehir hareketinin 1999 yılında literatüre giren yeni bir turizm
yaklaşımı modeli olduğuna dikkat çekmektedir.
Bu doğrultuda Sakin Şehir organizasyonu sürdürülebilirlik kavramı açısından ele alındığında;
Kuter ve Ünal (2009), sürdürülebilirlik kavramının, fazlaca ve bilinçsiz tüketim odaklı yaşam
biçimlerinin benimsenmesi sonucunda taşıma kapasitesi, hava kirliği, su kirliliği ve gürültü kirliliği
sonucu (sürdürülemezlik) olarak ortaya çıktığını belirtmektedir. Demir ve Çevirgen (2006), turizm
hareketliliklerindeki artışa paralel olarak ekolojik ve fiziksel çevre kullanımında taşıma kapasitesinin
aşılması riski olduğunu ve sosyo-kültürel yapıda da yozlaşma yaşanabileceğini ve bu durumun ise
turizmde sürdürülebilirliğe zarar vereceğine dikkat çekmektedir. Kuntay (2004), turizm merkezlerinde
taşıma kapasitelerinin aşılmaması için hedefli turizm planlamaları yapılması gerektiğini belirterek,
313