Page 393 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 393
RİŞ
Bozulmamış doğal sistemlerin ve kırsal yaşamın turizm talepleri arasında ön sıraları almaya
başlaması ile, çoğunlukla bu kaynaklara ev sahipliği yapan gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerin
artan küresel turizm endüstrisinden daha fazla pay alacağı kuşkusuzdur (Kurdoğlu 2001: 1). Doğal
kaynakların turizm amaçlı kullanımı, kırsal kalkınma çalışmaları için bir fırsat olarak görülebilir. Zira
turizm faaliyetleri doğrultusunda bir yandan kamu yatırımları, diğer yandan özel sektör yatırımları ile
kırsal alandaki ekonomik faaliyetler her yıl artarak devam etmektedir. Bunun sonucunda da bir yandan
istihdam artırılırken; diğer yandan özelde yöre ekonomisine genelde ülke ekonomisine büyük katkılar
sağlanmaktadır. Ekonomik açıdan sağlanan bu faydaların yanı sıra sahip olunan doğal kaynakların
plansız, hızlı ve aşırı tüketimi beraberinde çok ciddi sorunların oluşmasına yol açmaktadır. Zira
milyonlarca yılda oluşan ekolojik değerlerin ve biyo-çeşitliliğin sadece ekonomik kaygılar dikkate
alınarak plansız kullanılması sadece bu gün için değil; gelecek için de telafi edilmesi zor çevre
sorunlarının meydana gelmesine yol açmaktadır. Oysa sürdürülebilir prensiplerin ana tema olamadığı
bir turizm alanının gelişme seyri sonuçta kendi sonunu hazırlaması şeklinde olmaktadır (Öztürk
1992:4). Doğal kaynakların turizm amaçlı kullanılması sırasında karşılaşılan sorunların başında; alana
kontrolsüz erişimin sağlanması ve taşıma kapasitesinin üzerinde ziyaretçinin alanda etkinlik yapması
gelmektedir. Yüksek vd., (2008:37)’nin Artvin-Kafkasör turizm alanında yaptıkları çalışmada;
Ziyaretçiler tarafından alana kontrolsüz erişimin sağlandığı, özellikle festival zamanında ziyaretçi
sayısının taşıma kapasitesinin çok üzerinde olduğunu ve bunun pek çok çevresel sorunlara (erozyon,
gürültü kirliliği, flora ve faunanın tahrip edilmesi, katı atık ve çöp sorunu) sebep olduğunu tespit
etmişlerdir. Yüksek vd. (2010:131)’nin Kafkasörde yaptığı diğer bir çalışmada ziyaretçi yoğunluğunun
artması ile birlikte toprakta bulunan bitkiler için yarayışı su, toplam gözeneklilik, geçirgenlik,
kümülative infiltrasyon, toprak organik maddesi değerlerinin azaldığını; hacim ağırlığı, solma
noktasındaki nem ve toprak sıkışmasının arttığını belirlemişlerdir. Yüksek vd. (2012: 859) tarafından
yapılan bir çalışmada Fırtına vadisi içindeki Ayder turizm merkezinde ziyaretçi trafiğinin taşıma
kapasitesinin çok üzerinde olduğu ve bunun özel günlerde alarm seviyesine ulaştığı ifade edilmektedir.
Aynı çalışmada Ayder turizm merkezine 2006 yılında yaklaşık 600 000 kişinin alan erişim yaptığı ve
2011 yılında ise alana erişim yapanların sayısının 1.2 milyon kişiye ulaştığı belirtilmektedir.
Turizm alanlarında yürütülen regreasyonel faaliyetler, toprakların fiziksel ve hidrofiziksel
özellikleri üzerinde tahrip edici olumsuz etkilere sahiptir. Ziyaretçilerin ekosistem üzerindeki farklı
hareketleri (dolaşma, çim kayağı, horon, vb) sonucu toprak özellikleri yanı sıra vejetasyon örtüsünde
(Cole ve Bayfield, 1993: 213;Yüksek vd. ,2008: 40; Yüksek, 2009: 170; Yüksek vd., 2010:131; Özcan
vd., 2013: 266) ve yaban hayatı üzerinde de çeşitli şekilde tahribatlara neden olduğu pek çok
araştırmacı tarafından ifade edilmektedir (Kerbiriou vd., 2008: 715; Kerbiriou vd., 2009: 660). Turizm
alanlarındaki çeşitli regreasyonel faaliyetlerinin neden olduğu bir diğer önemli sorun bitki örtüsünün
farklı oranlarda tahrip olmasıdır. Jim (1987:317 ), tarafından Hong Kong parkında yapılan çalışmada
ziyaretçi trafiği sonucu parktaki vejetasyonun tahrip olduğunu ve bitki ile kaplı alan oranının
379
Bozulmamış doğal sistemlerin ve kırsal yaşamın turizm talepleri arasında ön sıraları almaya
başlaması ile, çoğunlukla bu kaynaklara ev sahipliği yapan gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerin
artan küresel turizm endüstrisinden daha fazla pay alacağı kuşkusuzdur (Kurdoğlu 2001: 1). Doğal
kaynakların turizm amaçlı kullanımı, kırsal kalkınma çalışmaları için bir fırsat olarak görülebilir. Zira
turizm faaliyetleri doğrultusunda bir yandan kamu yatırımları, diğer yandan özel sektör yatırımları ile
kırsal alandaki ekonomik faaliyetler her yıl artarak devam etmektedir. Bunun sonucunda da bir yandan
istihdam artırılırken; diğer yandan özelde yöre ekonomisine genelde ülke ekonomisine büyük katkılar
sağlanmaktadır. Ekonomik açıdan sağlanan bu faydaların yanı sıra sahip olunan doğal kaynakların
plansız, hızlı ve aşırı tüketimi beraberinde çok ciddi sorunların oluşmasına yol açmaktadır. Zira
milyonlarca yılda oluşan ekolojik değerlerin ve biyo-çeşitliliğin sadece ekonomik kaygılar dikkate
alınarak plansız kullanılması sadece bu gün için değil; gelecek için de telafi edilmesi zor çevre
sorunlarının meydana gelmesine yol açmaktadır. Oysa sürdürülebilir prensiplerin ana tema olamadığı
bir turizm alanının gelişme seyri sonuçta kendi sonunu hazırlaması şeklinde olmaktadır (Öztürk
1992:4). Doğal kaynakların turizm amaçlı kullanılması sırasında karşılaşılan sorunların başında; alana
kontrolsüz erişimin sağlanması ve taşıma kapasitesinin üzerinde ziyaretçinin alanda etkinlik yapması
gelmektedir. Yüksek vd., (2008:37)’nin Artvin-Kafkasör turizm alanında yaptıkları çalışmada;
Ziyaretçiler tarafından alana kontrolsüz erişimin sağlandığı, özellikle festival zamanında ziyaretçi
sayısının taşıma kapasitesinin çok üzerinde olduğunu ve bunun pek çok çevresel sorunlara (erozyon,
gürültü kirliliği, flora ve faunanın tahrip edilmesi, katı atık ve çöp sorunu) sebep olduğunu tespit
etmişlerdir. Yüksek vd. (2010:131)’nin Kafkasörde yaptığı diğer bir çalışmada ziyaretçi yoğunluğunun
artması ile birlikte toprakta bulunan bitkiler için yarayışı su, toplam gözeneklilik, geçirgenlik,
kümülative infiltrasyon, toprak organik maddesi değerlerinin azaldığını; hacim ağırlığı, solma
noktasındaki nem ve toprak sıkışmasının arttığını belirlemişlerdir. Yüksek vd. (2012: 859) tarafından
yapılan bir çalışmada Fırtına vadisi içindeki Ayder turizm merkezinde ziyaretçi trafiğinin taşıma
kapasitesinin çok üzerinde olduğu ve bunun özel günlerde alarm seviyesine ulaştığı ifade edilmektedir.
Aynı çalışmada Ayder turizm merkezine 2006 yılında yaklaşık 600 000 kişinin alan erişim yaptığı ve
2011 yılında ise alana erişim yapanların sayısının 1.2 milyon kişiye ulaştığı belirtilmektedir.
Turizm alanlarında yürütülen regreasyonel faaliyetler, toprakların fiziksel ve hidrofiziksel
özellikleri üzerinde tahrip edici olumsuz etkilere sahiptir. Ziyaretçilerin ekosistem üzerindeki farklı
hareketleri (dolaşma, çim kayağı, horon, vb) sonucu toprak özellikleri yanı sıra vejetasyon örtüsünde
(Cole ve Bayfield, 1993: 213;Yüksek vd. ,2008: 40; Yüksek, 2009: 170; Yüksek vd., 2010:131; Özcan
vd., 2013: 266) ve yaban hayatı üzerinde de çeşitli şekilde tahribatlara neden olduğu pek çok
araştırmacı tarafından ifade edilmektedir (Kerbiriou vd., 2008: 715; Kerbiriou vd., 2009: 660). Turizm
alanlarındaki çeşitli regreasyonel faaliyetlerinin neden olduğu bir diğer önemli sorun bitki örtüsünün
farklı oranlarda tahrip olmasıdır. Jim (1987:317 ), tarafından Hong Kong parkında yapılan çalışmada
ziyaretçi trafiği sonucu parktaki vejetasyonun tahrip olduğunu ve bitki ile kaplı alan oranının
379