Page 545 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 545
RĠġ
Sürdürülebilirlik kavramı, özellikle son yıllarda, hemen hemen tüm alanlarda karĢımıza
çıkan bir olgudur. Hızlı nüfus artıĢı, çarpık kentleĢme ve doğal alanların kontrolsüzce tahrip
edilmesi sonucu, kısacası beĢeri yaĢamın bir gerekliliği olarak ortaya çıkan bu kavram, tarımdan
kentleĢmeye, teknolojiden turizme birçok farklı alanda kabul görmüĢtür (Beyhan ve Ünügür, 2005:
79). Her ne kadar birbirinden uzak görünen disiplinlerin inceleme konusu olsa da Collin (2004)’in
“bu günün ihtiyaçlarını karĢılarken doğal kaynakları korumak ve gelecek nesillere iyi bir çevre
bırakmak için yapılan faaliyetler” (Aktaran Kuter ve Ünal, 2009:147) olarak nitelediği
sürdürülebilirlik kavramı, bu farklı disiplinleri aynı amaçlar doğrultusunda hareket etmeye
zorlamaktadır. Turizmin ana gelir kaynaklarının doğal, kültürel ve tarihi güzellikler olduğu göz
önüne alındığında sürdürülebilirlik kavramı daha da önem kazanmaktadır. Özellikle kitle
turizminin neden olduğu tahribatlar, yerel halkın doğa ve kültürel özelliklerin korunması
konusunda yeterince bilgilendirilmemesi ve ancak kısa dönemde kar sağlayan politikaların verdiği
zararlar neticesinde turizm sektörü ana gelir kaynaklarını büyük bir hızla tüketmektedir.
Günümüzde av ve yaban hayatının korunması ile ilgili sıkıntılara da bu pencereden bakmakta fayda
olacaktır.
Türkiye’de geniĢ bir bölgede yaĢayan bozayılar, koruma altında olan bir tür olmasına
rağmen, ormanların tahrip edilmesi, Hidro Elektrik Santralleri (HES) ve baraj inĢaatları gibi
faaliyetler sonucu yaĢam alanlarının gün geçtikçe daralması türü tehlikeye sokmaktadır. Bu
daralma, bozayıların yerleĢim yerlerine kadar inmelerine, meyve sebze bahçeleri ve arı kovanlarına
zarar vermelerine, dolayısıyla yerel halk ile çatıĢmalarına neden olmakta, bu çatıĢmalar sonucu
hem insanlar hem de bozayılar yaralanmakta, ölmektedir. Günümüzde bu çatıĢmaların önlenmesi,
insanlar ve bozayıların dost bir Ģekilde yaĢayabilme yollarının bilinmesi ve uygulanması ile ilgili
birtakım faaliyetler yürütülmektedir.
Ayı-insan çatıĢmasını azaltmak, yaban hayatını korumak, yerel halkın ve canlıların daha
rahat bir Ģekilde yaĢam alanlarında hayatlarını sürdürebilmelerini sağlamak amacıyla ele alınan bu
çalıĢmada Türkiye’de ayı gözlemciliğinin uygulanabilir olup olmadığının ortaya çıkarılması
amaçlanmıĢtır. AraĢtırmada ayı gözlemciliği üzerinde durularak hem turizmin çeĢitlendirilmesi
hem de ayı türünün korunması ve yerel halk ile ayı arasında yaĢanan çatıĢmanın en aza
indirgenmesi hedeflenmiĢtir. Literatür taramasında ayı gözlemciliği ile ilgili sınırlı sayıda
çalıĢmanın yer aldığı ve bu çalıĢmaların tümünün yurtdıĢı literatüründe olduğu görülmektedir. Bu
sebeple, bu çalıĢma literatüre katkı sağlaması açısından önem arz etmektedir.
I. KURAMSAL ÇERÇEVE
A. Sürdürülebilirlik Kapsamında Eko-turizm
Doğal çevrenin korunması, turizmi doğal çevre içinde onu gözeten, onunla bütünleĢmiĢ bir
içerik kazanması sürdürülebilir bir kavramı yaratırken, mevcut doğal ve kültürel kaynakların
531
Sürdürülebilirlik kavramı, özellikle son yıllarda, hemen hemen tüm alanlarda karĢımıza
çıkan bir olgudur. Hızlı nüfus artıĢı, çarpık kentleĢme ve doğal alanların kontrolsüzce tahrip
edilmesi sonucu, kısacası beĢeri yaĢamın bir gerekliliği olarak ortaya çıkan bu kavram, tarımdan
kentleĢmeye, teknolojiden turizme birçok farklı alanda kabul görmüĢtür (Beyhan ve Ünügür, 2005:
79). Her ne kadar birbirinden uzak görünen disiplinlerin inceleme konusu olsa da Collin (2004)’in
“bu günün ihtiyaçlarını karĢılarken doğal kaynakları korumak ve gelecek nesillere iyi bir çevre
bırakmak için yapılan faaliyetler” (Aktaran Kuter ve Ünal, 2009:147) olarak nitelediği
sürdürülebilirlik kavramı, bu farklı disiplinleri aynı amaçlar doğrultusunda hareket etmeye
zorlamaktadır. Turizmin ana gelir kaynaklarının doğal, kültürel ve tarihi güzellikler olduğu göz
önüne alındığında sürdürülebilirlik kavramı daha da önem kazanmaktadır. Özellikle kitle
turizminin neden olduğu tahribatlar, yerel halkın doğa ve kültürel özelliklerin korunması
konusunda yeterince bilgilendirilmemesi ve ancak kısa dönemde kar sağlayan politikaların verdiği
zararlar neticesinde turizm sektörü ana gelir kaynaklarını büyük bir hızla tüketmektedir.
Günümüzde av ve yaban hayatının korunması ile ilgili sıkıntılara da bu pencereden bakmakta fayda
olacaktır.
Türkiye’de geniĢ bir bölgede yaĢayan bozayılar, koruma altında olan bir tür olmasına
rağmen, ormanların tahrip edilmesi, Hidro Elektrik Santralleri (HES) ve baraj inĢaatları gibi
faaliyetler sonucu yaĢam alanlarının gün geçtikçe daralması türü tehlikeye sokmaktadır. Bu
daralma, bozayıların yerleĢim yerlerine kadar inmelerine, meyve sebze bahçeleri ve arı kovanlarına
zarar vermelerine, dolayısıyla yerel halk ile çatıĢmalarına neden olmakta, bu çatıĢmalar sonucu
hem insanlar hem de bozayılar yaralanmakta, ölmektedir. Günümüzde bu çatıĢmaların önlenmesi,
insanlar ve bozayıların dost bir Ģekilde yaĢayabilme yollarının bilinmesi ve uygulanması ile ilgili
birtakım faaliyetler yürütülmektedir.
Ayı-insan çatıĢmasını azaltmak, yaban hayatını korumak, yerel halkın ve canlıların daha
rahat bir Ģekilde yaĢam alanlarında hayatlarını sürdürebilmelerini sağlamak amacıyla ele alınan bu
çalıĢmada Türkiye’de ayı gözlemciliğinin uygulanabilir olup olmadığının ortaya çıkarılması
amaçlanmıĢtır. AraĢtırmada ayı gözlemciliği üzerinde durularak hem turizmin çeĢitlendirilmesi
hem de ayı türünün korunması ve yerel halk ile ayı arasında yaĢanan çatıĢmanın en aza
indirgenmesi hedeflenmiĢtir. Literatür taramasında ayı gözlemciliği ile ilgili sınırlı sayıda
çalıĢmanın yer aldığı ve bu çalıĢmaların tümünün yurtdıĢı literatüründe olduğu görülmektedir. Bu
sebeple, bu çalıĢma literatüre katkı sağlaması açısından önem arz etmektedir.
I. KURAMSAL ÇERÇEVE
A. Sürdürülebilirlik Kapsamında Eko-turizm
Doğal çevrenin korunması, turizmi doğal çevre içinde onu gözeten, onunla bütünleĢmiĢ bir
içerik kazanması sürdürülebilir bir kavramı yaratırken, mevcut doğal ve kültürel kaynakların
531