Page 121 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 121
iii.Hedef kitlenin bölgenin turizm değerlerine olan algısı: Küresel turizm talebinden bir
bölgenin pay alabilmesi için en önemli olan algı türü budur. Bu algının gelişmesi bölgenin
sağladığı yerel hizmetlerin kalitesine ve tanınırlığın artışına bağlı olduğundan zaman
alabilmektedir. Bu nedenle turizmden beklenen gelirlerin oluşması gecikebilmekte ve yönetsel
devamlılığın olmadığı durumlarda bu zaman daha da uzayabilmektedir.
Turizm mallarının daima hazır bir talebi olduğu düşünülebilir. Ancak, küresel rekabetin
sertleştiği sektörde talebi tetikleyici tanıtım gibi bazı önlemlerin de alınması gerekebilir. Bu anlamda,
yerel yönetimlerin turizmin gerçekten stratejik bir seçenek veya bölgedeki ana ekonomik faaliyetleri
destekleyici bir sektör olup olmadığını çok iyi analiz etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde,
karşılanmayan beklentiler sürdürülebilirliğe olumsuz etki yapacaktır. Sürdürülebilirliği olmayan
turizm akımları hem sağlanan hizmetlerin kalitesini olumsuz etkileyecek, hem de turizmin yerel halk
tarafından sahiplenilmeyen, “önemsiz” bir ekonomik faaliyet olarak algılanmasına neden olacaktır.
Turiste en yüksek faydayı sağlayabilecek hizmetler bileşiminin sunulabilmesi için, yerelde
yaşayanların turizmi sadece bir “potansiyel” veya yerel toplumda birkaç öncü girişimcinin uğraştığı
marjinal bir faaliyet olarak görmeyip, bir “ekonomik faaliyet” olarak algılamaları gerekmektedir.
Ancak bu algı değişimi ile turist talebine uygun hizmetlerin sağlanmasına yönelik girişimler ve çabalar
ortaya çıkabilir.
Türkiye için hedef kitle algısı güvenlik boyutundan önemli ölçüde etkilenmektedir.
Türkiye’nin gelişmişlik düzeyi açısından en dezavantajlı bölgeleri ülkenin doğusu ve güneydoğusunda
bulunmaktadır. Bu bölgelerdeki güvenlik sorunu turizm sektörünün gelişimini etkilemiş ve yatırımları
azaltarak turizmin sürdürülebilir bir sektör olmasına sekte vurmuştur. Yaşanan olumlu gelişmeler bazı
bölgelerde algıyı olumlu yönde değiştirmekle birlikte, halen batı ve sahil bölgelerinin daha fazla turist
çekmesi, doğu bölgelerinin turizm gelirlerinin artırılması için yenilikçi stratejiler geliştirilmesi
gerekliliğine işaret etmektedir.
B. Stratejik Planlama
Turizme dayalı yerel veya bölgesel kalkınma yaklaşımlarını planlarken turizm faaliyetinin
kapsamı, kalitesi ve işgücünün niteliklerine göre stratejik bir yaklaşım benimsenmesi önem arz
etmektedir.
Genel olarak, mevcut turizm değerlerine karşı yerel halk tarafından gerektiğinden fazla bir
değer atfedilmesi eğilimi bulunmaktadır. Ancak, yerel halkın ve yerel yönetimlerin önemli bir turizm
değeri olarak öne çıkardıkları cazibe noktaları turist için aynı derecede cezbedici olmayabilir. Dünya
üzerinde birçok bölgenin çeşitli turizm olanakları sunduğu bir gerçektir. Bu anlamda, bölgesel turizm
stratejisinde sunulacak olan hizmetlerin ne olduğu, nasıl olduğu ve kimin için ve nasıl sunulacağı iyi
değerlendirilmelidir. Bazı deneysel çalışmalar, turizm ile gelen büyümenin turizm hizmeti verilen
kişilerin niteliğine, yani turistlerin yabancı veya yerli olmasına göre değiştiğini ve turizmden elde
107
bölgenin pay alabilmesi için en önemli olan algı türü budur. Bu algının gelişmesi bölgenin
sağladığı yerel hizmetlerin kalitesine ve tanınırlığın artışına bağlı olduğundan zaman
alabilmektedir. Bu nedenle turizmden beklenen gelirlerin oluşması gecikebilmekte ve yönetsel
devamlılığın olmadığı durumlarda bu zaman daha da uzayabilmektedir.
Turizm mallarının daima hazır bir talebi olduğu düşünülebilir. Ancak, küresel rekabetin
sertleştiği sektörde talebi tetikleyici tanıtım gibi bazı önlemlerin de alınması gerekebilir. Bu anlamda,
yerel yönetimlerin turizmin gerçekten stratejik bir seçenek veya bölgedeki ana ekonomik faaliyetleri
destekleyici bir sektör olup olmadığını çok iyi analiz etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde,
karşılanmayan beklentiler sürdürülebilirliğe olumsuz etki yapacaktır. Sürdürülebilirliği olmayan
turizm akımları hem sağlanan hizmetlerin kalitesini olumsuz etkileyecek, hem de turizmin yerel halk
tarafından sahiplenilmeyen, “önemsiz” bir ekonomik faaliyet olarak algılanmasına neden olacaktır.
Turiste en yüksek faydayı sağlayabilecek hizmetler bileşiminin sunulabilmesi için, yerelde
yaşayanların turizmi sadece bir “potansiyel” veya yerel toplumda birkaç öncü girişimcinin uğraştığı
marjinal bir faaliyet olarak görmeyip, bir “ekonomik faaliyet” olarak algılamaları gerekmektedir.
Ancak bu algı değişimi ile turist talebine uygun hizmetlerin sağlanmasına yönelik girişimler ve çabalar
ortaya çıkabilir.
Türkiye için hedef kitle algısı güvenlik boyutundan önemli ölçüde etkilenmektedir.
Türkiye’nin gelişmişlik düzeyi açısından en dezavantajlı bölgeleri ülkenin doğusu ve güneydoğusunda
bulunmaktadır. Bu bölgelerdeki güvenlik sorunu turizm sektörünün gelişimini etkilemiş ve yatırımları
azaltarak turizmin sürdürülebilir bir sektör olmasına sekte vurmuştur. Yaşanan olumlu gelişmeler bazı
bölgelerde algıyı olumlu yönde değiştirmekle birlikte, halen batı ve sahil bölgelerinin daha fazla turist
çekmesi, doğu bölgelerinin turizm gelirlerinin artırılması için yenilikçi stratejiler geliştirilmesi
gerekliliğine işaret etmektedir.
B. Stratejik Planlama
Turizme dayalı yerel veya bölgesel kalkınma yaklaşımlarını planlarken turizm faaliyetinin
kapsamı, kalitesi ve işgücünün niteliklerine göre stratejik bir yaklaşım benimsenmesi önem arz
etmektedir.
Genel olarak, mevcut turizm değerlerine karşı yerel halk tarafından gerektiğinden fazla bir
değer atfedilmesi eğilimi bulunmaktadır. Ancak, yerel halkın ve yerel yönetimlerin önemli bir turizm
değeri olarak öne çıkardıkları cazibe noktaları turist için aynı derecede cezbedici olmayabilir. Dünya
üzerinde birçok bölgenin çeşitli turizm olanakları sunduğu bir gerçektir. Bu anlamda, bölgesel turizm
stratejisinde sunulacak olan hizmetlerin ne olduğu, nasıl olduğu ve kimin için ve nasıl sunulacağı iyi
değerlendirilmelidir. Bazı deneysel çalışmalar, turizm ile gelen büyümenin turizm hizmeti verilen
kişilerin niteliğine, yani turistlerin yabancı veya yerli olmasına göre değiştiğini ve turizmden elde
107