Page 120 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 120
el turizme dayalı gelişim politikalarının bir ayağı eksik kalmaktadır. Özetle, turistik kaynakların
yarattığı talebin yerel ekonomide çarpan etkisi yapabilmesi için, “hazır” ve “işleyen” bir yerel turizm
kümelenmesinin bulunması elzemdir. Dolayısıyla, turizme dayalı yerel kalkınma hamlelerinin
öncelikle arz yönlü olarak kurgulanması, turizme dayalı gelirleri sürdürülebilir hale getirmek açısından
önemlidir.
II. TURİZME DAYALI BÖLGESEL KALKINMADA ARZ YÖNLÜ YAKLAŞIM
Bölgesel turizme dayalı sürdürülebilir ekonomik büyüme hedeflenirken, bölgenin bizzat
kendisinin etki edebileceği aşağıdaki üç unsur göz önünde bulundurulmalıdır:
i.Algı yönetimi
ii.Stratejik Planlama
iii.Kamu –Yerel Ortaklıkları
A. Algı Yönetimi
Türkiye’de yapılan en büyük hata yerel turizm stratejileri geliştirilirken turizmin getireceği
canlılığın doğrudan ve hızlı bir şekilde yerel ekonomiyi canlandıracağının düşünülmesidir. Turizm
bütüncül olarak düşünülmesi gereken bir ekonomik faaliyettir. Sadece yerel cazibe merkezlerinin veya
bu potansiyeli olan merkezlerin bulunması turizmden gelir sağlanacağı anlamına gelmemelidir. Bunun
yanı sıra tanıtım, yönetim, ulaşım ve turisti belirli bir bölgede günaşırı tutabilmek (konaklatabilmek)
de önemlidir. Bu bakış açısıyla, yerel cazibe merkezlerini destekleyecek önemli altyapıların
oluşturulması turizm stratejisinin içinde yer almalıdır. Ulaşımın ve konaklamanın aksadığı mekânlarda
turist sadece belirli bir süre geçirecek ve bunun dönüşü olumsuz bir algı olarak gelecekteki faaliyetlere
sekte vuracaktır. Diğer yandan, turiste belirli bir bölgede para harcatacak lokanta, vb. gibi günübirlik
mekânların azlığı veya kalitesinin düşüklüğü de turizmi bölge için anlık, getirisi fazla olmayan ve
diğer ekonomik faaliyetlere ek olarak yapılan bir yan faaliyet haline getirecektir ki, bu da yerel halkın
turizm fikrinden tamamen soğumasına yol açabilecektir.
Bu bağlamda üç tip algıdan söz etmek mümkündür:
i.Yerel yönetimlerin turizm algısı: Turizm, Türkiye’de yerel düzeyde tüm ekonomik
problemlere çözüm olabilecek bir reçete olarak algılanmaktadır. Önemli olan, politika
düzeyinde turizmin diğer faaliyetlerle birlikte yürütülebilecek, belirli bir altyapıya ihtiyacı
olan ve belirli bir strateji gerektiren bir ekonomik faaliyet olduğu bilincini geliştirebilmektir.
ii.Yerel halkın turizme karşı olan algısı: Turizmin de sanayi ve tarım gibi emek gerektiren ve
özelleşmiş bir faaliyet olduğunun anlaşılması ve turizmden elde edilen gelirlerin artması için
bölgenin “iyi bilinirliğinin” zaman içinde gelişmesi gerektiği yerel halka iyi açıklanmalıdır.
Aksi takdirde turizmden beklenildiği gibi yüksek gelirlerin hızlı bir biçimde elde edilemeyişi
bu faaliyete olan yerel desteği azaltabilir.
106
yarattığı talebin yerel ekonomide çarpan etkisi yapabilmesi için, “hazır” ve “işleyen” bir yerel turizm
kümelenmesinin bulunması elzemdir. Dolayısıyla, turizme dayalı yerel kalkınma hamlelerinin
öncelikle arz yönlü olarak kurgulanması, turizme dayalı gelirleri sürdürülebilir hale getirmek açısından
önemlidir.
II. TURİZME DAYALI BÖLGESEL KALKINMADA ARZ YÖNLÜ YAKLAŞIM
Bölgesel turizme dayalı sürdürülebilir ekonomik büyüme hedeflenirken, bölgenin bizzat
kendisinin etki edebileceği aşağıdaki üç unsur göz önünde bulundurulmalıdır:
i.Algı yönetimi
ii.Stratejik Planlama
iii.Kamu –Yerel Ortaklıkları
A. Algı Yönetimi
Türkiye’de yapılan en büyük hata yerel turizm stratejileri geliştirilirken turizmin getireceği
canlılığın doğrudan ve hızlı bir şekilde yerel ekonomiyi canlandıracağının düşünülmesidir. Turizm
bütüncül olarak düşünülmesi gereken bir ekonomik faaliyettir. Sadece yerel cazibe merkezlerinin veya
bu potansiyeli olan merkezlerin bulunması turizmden gelir sağlanacağı anlamına gelmemelidir. Bunun
yanı sıra tanıtım, yönetim, ulaşım ve turisti belirli bir bölgede günaşırı tutabilmek (konaklatabilmek)
de önemlidir. Bu bakış açısıyla, yerel cazibe merkezlerini destekleyecek önemli altyapıların
oluşturulması turizm stratejisinin içinde yer almalıdır. Ulaşımın ve konaklamanın aksadığı mekânlarda
turist sadece belirli bir süre geçirecek ve bunun dönüşü olumsuz bir algı olarak gelecekteki faaliyetlere
sekte vuracaktır. Diğer yandan, turiste belirli bir bölgede para harcatacak lokanta, vb. gibi günübirlik
mekânların azlığı veya kalitesinin düşüklüğü de turizmi bölge için anlık, getirisi fazla olmayan ve
diğer ekonomik faaliyetlere ek olarak yapılan bir yan faaliyet haline getirecektir ki, bu da yerel halkın
turizm fikrinden tamamen soğumasına yol açabilecektir.
Bu bağlamda üç tip algıdan söz etmek mümkündür:
i.Yerel yönetimlerin turizm algısı: Turizm, Türkiye’de yerel düzeyde tüm ekonomik
problemlere çözüm olabilecek bir reçete olarak algılanmaktadır. Önemli olan, politika
düzeyinde turizmin diğer faaliyetlerle birlikte yürütülebilecek, belirli bir altyapıya ihtiyacı
olan ve belirli bir strateji gerektiren bir ekonomik faaliyet olduğu bilincini geliştirebilmektir.
ii.Yerel halkın turizme karşı olan algısı: Turizmin de sanayi ve tarım gibi emek gerektiren ve
özelleşmiş bir faaliyet olduğunun anlaşılması ve turizmden elde edilen gelirlerin artması için
bölgenin “iyi bilinirliğinin” zaman içinde gelişmesi gerektiği yerel halka iyi açıklanmalıdır.
Aksi takdirde turizmden beklenildiği gibi yüksek gelirlerin hızlı bir biçimde elde edilemeyişi
bu faaliyete olan yerel desteği azaltabilir.
106