Page 142 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 142
liyette bulunan turizm işletmeleri bu istatistiklere dahil değildir. Bu eksende bölgede yer alan
paydaşlarla yapılan görüşmelerde özellikle son yıllarda bölgedeki turist talebinin yoğunlaşması, imar
problemleri vb. nedenlerle yöre halkının hukuka uygun olmayan turizm işletmeciliği faaliyetlerinde
bulunduğu gözlemlenmiştir.

Diğer taraftan yaylalardaki arazi kullanım şekillerinin değişmesi ile birlikte bölgede turizmin
ekonomik, sosyo-kültürel ve çevresel sürdürülebilirlik unsurlarına zarar verecek unsurları içeren
mesken, rekreasyon tesisleri ve turizm işletmelerinin faaliyette olduğu söylenebilir. Kamu
kurumlarının bölgelerdeki kaçak yapılaşmayı farklı nedenlerden dolayı engelleyememesi, yöre
halkının yayla turizmi hakkındaki bilinç eksikliği, yaylaların mevzuata bağlı özel durumundan
kaynaklanan bürokratik engeller ve göç eden yöre halkının kentsel alışkanlıklarını yaylalara taşıması
gibi nedenler bu durumun temel sebepleri arasında sayılabilir. Somuncu ve diğ.(2012), tarafından
yapılan araştırmada bölgede hukuksal bakımdan en önemli sorunun yaylalardaki mülkiyet durumu ve
4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerinin uygulanmasındaki zorlukların olduğu belirtilmektedir.

Mera kanunu hükümlerinin açık olmasına karşın, yaylalardan yararlanma şekli, yaylalardaki
barınma, rekreasyon ve turizme yönelik inşa edilen yapılar bu yapıların mülkiyeti konusu, yaylalardaki
sorunların başında gelmektedir. Ayrıca yaylaların kullanım şekillerine bağlı olan değişimden
kaynaklanan bitki örtüsünün tahribi, katı ve sıvı atık yönetimi sorunu ve trafikten kaynaklanan gürültü
kirliliği gibi sorun alanları bulunmaktadır (Somuncu ve diğ, 2012: 222 ve 223). Bu sorunların
çözümünde bilimsel bir yaklaşımla bölgenin taşıma kapasitesi ve değişim limitleri sınırlarının
belirlenmesi, yaylalarda geleneksel olmayan yapılarda turizm hizmetinin verilmesi yerine ev
pansiyonculuğunun desteklenmesi, yaylalardaki çevresel tahribatı azaltacak hukuki müeyyidelerin
uygulanması ve yörede turizm işletmeciliği faaliyetinde bulunan yöre halkı başta olmak üzere tüm
paydaşların görüşleri rehberliğinde, konaklama alanları, yeşil alanlar, rekreasyon alanları gibi tahsise
açılabilecek ve yatırım yapılabilecek alanlar ve bu alanlarda kurulacak tesislerin standartlarının
belirlenmesi vb. konuları içeren uzun vadeli turizm planlamalarının hayata geçirilmesi önerilmektedir.

Turizmin yöre halkına sürdürülebilir ekonomik fayda sağlaması gerektiği konusu
sürdürülebilir turizmin temel göstergelerinden biridir. Bu bağlamda sürdürülebilir turizm yaklaşımının
benimsendiği bölgelerde gerçekleştirilecek turizm işletmeciliği yatırımlarının zincir otel yatırımları
yerine yöre halkının aktif olduğu daha küçük ölçekli yatırımlar olması beklenir. Bu eksende bölgedeki
konaklama işletmeleri sahiplerinin ve istihdam edilen personellerin memleketleri, sürdürülebilir
turizmin temel ekonomik göstergeleri arasındadır. Bu göstergeye göre bölge değerlendirildiğinde,
konaklama işletmelerinin yaklaşık %90’ının yerel aktörler tarafından yönetildiği ve benzer oranlarda
yerel çalışanların istihdam edildiği söylenebilir. Bu durum bölgenin güçlü yanı olarak görülse de
bölgede faaliyet gösteren konaklama işletmeleri personel ve sahiplerinin kurumsallaşma, hizmet

128
   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147