Page 26 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 26
rdürülebilirlik kavramının son yıllarda hemen hemen tüm alanlara yansıdığı bilinmektedir.
Sürdürülebilirlik çok farklı alanlarda ortaya çıkmış olmasına rağmen ortak bir amaç barındırmaktadır.
Bu amaç, sürdürülebilirliğin hangi alan dahilinde düşünülüyorsa o alan kaynaklarının korunmasıdır.
(Asan,2005).
Turizm, ülkelerin ekonomik refahını ve kalkınmışlık düzeyini yakından ilgilendiren bir
endüstridir. Dünya ülkeleri turizmin ekonomiye sağladığı girdilerin farkında olarak, bu alanda
yaptıkları yatırımlara hız vermişlerdir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır ki, turizm
endüstrisinin gelişiminin çevreye zarar vermeden sürdürülmesi ya da tamamlanmasıdır. Bu anlamda
sürdürülebilirlik kavramı önem kazanmakta ve tüm alanlarda olduğu gibi turizm endüstrisi için de
ülkelerin dikkatle üzerinde durmaları gereken bir durum halini almaktadır.
Dünya Turizm Örgütü sürdürülebilir turizmi, ‘gelecekte meydana gelebilecek fırsatları
geliştirmek ve bugünkü turistlerin ve turistlere ev sahipliği yapan bölgelerin ihtiyaçlarını karşılamak’
olarak tanımlamaktadır (WTO). Bu bağlamda gelişmekte olan ülkelerde yerel turizme olan talebin
arttığı gözlemlenmekte (UNEP) ve sürdürülebilir turizmin önemi bir kez daha kanıtlanmaktadır.
Turizm endüstrisinin, sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinden bakıldığında, doğal kaynaklar,
insan yapısı kaynaklar ve sosyal-kültürel kaynaklar olmak üzere saçayakları bulunduğunu söylemek
mümkündür. Doğal ve insan yapısı kaynaklar, bu kaynaklar içerisinde büyük önem arz etmektedirler.
Dolayısıyla sürdürülebilirliğin bu kaynaklarda sağlanması mühimdir ancak görülmektedir ki, turizm
endüstrisi bu kaynakları korumak bir yana, hızlı gelişim neticesinde meydana gelen hızlı yapılaşma ile
çevreyi tehdit eder boyuta ulaşmaktadır (Akış, 1999:36).
Turizm faaliyetlerinin bahsi geçen üç önemli kaynak üzerindeki olumsuz etkileri ve bu
etkilerin turizm endüstrisinin geleceğini tehlikeye attığının farkına varılması ile turizm faaliyetlerinde,
kullanırken koruma ve geleceğe aktarma dengesine dayanan sürdürülebilir turizm, alternatif turizm,
ekoturizm, sorumlu turizm, yeşil turizm, yumuşak turizm ve doğa turizmi gibi kavramların, endüstri
içerisinde yer aldığı gözlenmektedir (Erdoğan, 2003:99). Turizm endüstrisinin çevreyi olumsuz
etkilemesi kendi geleceğini tehdit etmekte iken çevreyi koruması da sürdürülebilirliğin sağlanması
bakımından olumlu sonuçlar oluşturmaktadır (Kahraman ve Türkay, 2012:57).
II. Sürdürülebilir Turizm ve Ekoturizm
Sürdürülebilir turizm kavramının son yıllarda önemle üzerinde durulan bir nokta olduğundan
bir önceki bölümde bahsedilmişti. Sürdürülebilir turizm, özellikle turizmin gelir kaynağı ve
geliştirilebilir olduğu ülkelerde varılmak istenen bir hedeftir. Bu hedefe ulaşabilmek için ülkelerin bir
takım teknik konular üzerinde çalışmaları, bulundukları yer ve hedefler arasında bağlantı kurmaları
gerekmektedir. Sürdürülebilir turizmin sağlanabilmesi için en önemli etkenin ‘koruma’ olduğu
bilinmektedir. Koruma kavramından yola çıkarak yapılan tanımlarda doğal çevrenin varlığını
sürdürmesi ve ekolojik dengenin bozulmaması başlıkları değer kazanmaktadır.
12
Sürdürülebilirlik çok farklı alanlarda ortaya çıkmış olmasına rağmen ortak bir amaç barındırmaktadır.
Bu amaç, sürdürülebilirliğin hangi alan dahilinde düşünülüyorsa o alan kaynaklarının korunmasıdır.
(Asan,2005).
Turizm, ülkelerin ekonomik refahını ve kalkınmışlık düzeyini yakından ilgilendiren bir
endüstridir. Dünya ülkeleri turizmin ekonomiye sağladığı girdilerin farkında olarak, bu alanda
yaptıkları yatırımlara hız vermişlerdir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır ki, turizm
endüstrisinin gelişiminin çevreye zarar vermeden sürdürülmesi ya da tamamlanmasıdır. Bu anlamda
sürdürülebilirlik kavramı önem kazanmakta ve tüm alanlarda olduğu gibi turizm endüstrisi için de
ülkelerin dikkatle üzerinde durmaları gereken bir durum halini almaktadır.
Dünya Turizm Örgütü sürdürülebilir turizmi, ‘gelecekte meydana gelebilecek fırsatları
geliştirmek ve bugünkü turistlerin ve turistlere ev sahipliği yapan bölgelerin ihtiyaçlarını karşılamak’
olarak tanımlamaktadır (WTO). Bu bağlamda gelişmekte olan ülkelerde yerel turizme olan talebin
arttığı gözlemlenmekte (UNEP) ve sürdürülebilir turizmin önemi bir kez daha kanıtlanmaktadır.
Turizm endüstrisinin, sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinden bakıldığında, doğal kaynaklar,
insan yapısı kaynaklar ve sosyal-kültürel kaynaklar olmak üzere saçayakları bulunduğunu söylemek
mümkündür. Doğal ve insan yapısı kaynaklar, bu kaynaklar içerisinde büyük önem arz etmektedirler.
Dolayısıyla sürdürülebilirliğin bu kaynaklarda sağlanması mühimdir ancak görülmektedir ki, turizm
endüstrisi bu kaynakları korumak bir yana, hızlı gelişim neticesinde meydana gelen hızlı yapılaşma ile
çevreyi tehdit eder boyuta ulaşmaktadır (Akış, 1999:36).
Turizm faaliyetlerinin bahsi geçen üç önemli kaynak üzerindeki olumsuz etkileri ve bu
etkilerin turizm endüstrisinin geleceğini tehlikeye attığının farkına varılması ile turizm faaliyetlerinde,
kullanırken koruma ve geleceğe aktarma dengesine dayanan sürdürülebilir turizm, alternatif turizm,
ekoturizm, sorumlu turizm, yeşil turizm, yumuşak turizm ve doğa turizmi gibi kavramların, endüstri
içerisinde yer aldığı gözlenmektedir (Erdoğan, 2003:99). Turizm endüstrisinin çevreyi olumsuz
etkilemesi kendi geleceğini tehdit etmekte iken çevreyi koruması da sürdürülebilirliğin sağlanması
bakımından olumlu sonuçlar oluşturmaktadır (Kahraman ve Türkay, 2012:57).
II. Sürdürülebilir Turizm ve Ekoturizm
Sürdürülebilir turizm kavramının son yıllarda önemle üzerinde durulan bir nokta olduğundan
bir önceki bölümde bahsedilmişti. Sürdürülebilir turizm, özellikle turizmin gelir kaynağı ve
geliştirilebilir olduğu ülkelerde varılmak istenen bir hedeftir. Bu hedefe ulaşabilmek için ülkelerin bir
takım teknik konular üzerinde çalışmaları, bulundukları yer ve hedefler arasında bağlantı kurmaları
gerekmektedir. Sürdürülebilir turizmin sağlanabilmesi için en önemli etkenin ‘koruma’ olduğu
bilinmektedir. Koruma kavramından yola çıkarak yapılan tanımlarda doğal çevrenin varlığını
sürdürmesi ve ekolojik dengenin bozulmaması başlıkları değer kazanmaktadır.
12