Page 693 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 693
RĠġ
Sosyal devlet; ekonomik ve sosyal alanlarda bireylere sosyal güvenlik ve adalet sağlayıcı

politikalar üreten devlet modelidir. Sosyal devlet anlayışı, Ergun Özbudun tarafından “devletin sosyal
barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik hayata aktif müdahalesini gerekli ve
meşru gören bir anlayış” olarak tanımlanmaktadır (Özbudun, 2014: 99). Bu kavramdan genel olarak,
vatandaşların sosyal durumlarını düzeltmeyi, onlara belirli bir refah düzeyi sağlamayı, onları sosyal
güvenceye kavuşturmayı kendisi için ödev bilen devlet anlaşılır. Sosyal devlet kavramı, Anayasamıza,
1961 Anayasası ile girmiştir. Tartışmalara neden olan bu kavram, 1982 Anayasasında da,
Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer almış ve ayrıntılı olarak tertip etmiştir. Evde bakım hizmetleri,
çeyiz yardımı, sosyal konut projeleri gibi uygulamalar sosyal devlet anlayışının yansımaları olarak
görülebilir.

Sosyal turizm de diğer hizmetler gibi sosyal devletin yükümlülüklerinden biridir. Uluslararası
Sosyal Turizm Bürosu sosyal turizmi; “iyi tanımlanmış sosyal yöntemler sayesinde, nüfusun düşük
gelirli kısımlarının turizme iştirak etmesinden doğan tüm kavram ve olaylardır” şeklinde tanımlamıştır
(ISTO, 2003). Sosyal turizme konu olan bireyler, iktisadi bakımdan zayıf olan ve bu nedenle mali
açıdan desteklenmeleri gereken kimselerdir (Usta, 2012: 77). Turizm, bugün toplumda bütün herkesin
yararlanması gereken bir hak haline gelmiştir. Bu gerçeği Uluslararası Sosyal Turizm Örgütü, Viyana
Beyannamesi’nde açık bir şekilde beyan etmektedir. Söz konusu beyannamede, “turizm,
uygarlığımızın ekonomik hayatına katılanların, sosyal olduğu gibi, kültürel olarak da
bağımsızlıklarının en göze çarpan ve etkileyici delilidir. Dün hala bir azınlığın imtiyazı, bugün toplum
mülkiyetinin ayrılmaz bir parçası olan turizm, herkesin yararlanabileceği hale getirilmelidir” şeklinde
görüş belirtilmiştir (Toskay, 1993, 164).

2001 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından onaylanan ve
Birleşmiş Milletler tarafından kabul gören Turizmde Küresel Etik İlkelerin “Turizme Katılma Hakkı”
başlıklı 7. bölümünde yerel ve uluslararası turizm hareketine katılmak, boş zaman değerlendirmesinin
en iyi şekli olarak görüldüğünden, bu hareketi engelleyen unsurların ortadan kaldırılması gerektiği
vurgulanmıştır. (Turizmde Küresel Etik İlkeler, 2001: 5).

LĠTERATÜR ARAġTIRMASI
Sosyal turizmi teşvik etme çabaları özellikle 1950’li ve 1960’lı yıllarda hız kazanmaya
başlamıştır. 1963 yılında Brüksel’de kurulan ve bugün hâlen geniş-çaplı tanıtım ve temsil işleriyle
uğraşan Uluslararası Sosyal Turizm Örgütü (ISTO) de dâhil birçok kurum ve birlik bu dönemlerde
ortaya çıkmıştır (EESC, 2006). 1996 yılında Uluslararası Sosyal Turizm Bürosu Sosyal Turizm
Bildirgesi yayımlayarak sosyal turizmin genel çerçevesini belirlemiş ve sosyal turizmi bir toplum
biçimlendirici, ekonomik büyümeyi teşvik edici ve küresel kalkınma programlarında bir ortak olarak
göstermiştir (ISTO, 1996).
Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Barselona Bildirgesi’nde sosyal turizmin, Avrupa
vatandaşlığı, kişisel ve topluluk refahı ve gelişimi, sağlığın iyileştirilmesi ve istihdam olanaklarının

679
   688   689   690   691   692   693   694   695   696   697   698