Page 264 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 264
el halkın konaklamakta olduğu dağ evlerinde gecelemeleri için bazı düzenlemeler
gerçekleştirilmiştir. Gecede maksimum 15 turiste hizmet verebilecek düzeyde bulunan bu geleneksel
dağ evlerinin konaklama işletmesi şeklinde yasaların sağlamış olduğu kolaylıklar ile düzenlenmiş
olması, bölgenin korunması açısından büyük yarar sağlamıştır. Yine aynı yasal düzenlemeler bölgeye
tur düzenleyen seyahat acentelerine turist sayısı açısından sınırlamalar getirerek bölgenin taşıma
kapasitesini korumaya yönelik önemli atılımlar gerçekleştirmiştir (The Mountain Institute, 1998).
Dağ turizminin hızla gelişmekte olduğu Romanya’da Parâng Bölgesinde yapılan bir
araştırmaya göre ise, 90’lı yıllardan sonra bölge halkı turizme katılım göstererek geleneksel dağ
evlerini turistlere açmış ve bunun sonucu olarak vergi ve belirli yasal düzenlemelere tabi olmadan
doğrudan gelir elde etme imkânınsa sahip olmuşlardır. Romanya’da 90’lı yıllarda artış gösteren bu
alternatif konaklama türü sayısı günümüze değin artış göstererek Parâng bölgesinde en çok tercih
edilen konaklama türü haline gelmiştir. 2010 yılı verilerine göre bu tarz alternatif konaklama üniteleri
bölgeye 2,377 yatak kapasitesi sağlayarak bölge turizmine katkı sağlamıştır (Innocenti, Merciu, &
Merciu, 2012).
Türkiye’ye sınırı olan Bulgaristan’daki Istranca bölgesinde ise, gelişim gösteren doğa turizmi
sayesinde bölge halkı kendi kültürlerini ve evlerini turizme açarak turizm hareketlerinden gelir elde
etmişlerdir. Bölge turizmine %65 oranında konaklama işletmesi olarak tedarik sağlayan yapılar
genelde bölgenin doğal güzelliğine entegre bir biçimde geleneksel olarak yapısı dizayn edilmiş
bulunan ağaç evler, misafirhaneler, pansiyonlar ve küçük butik aile otellerinden oluşmaktadır
(Assenova, 2012).
Türkiye’de Somuncu vd. (2012) Gümüşhane, Trabzon ve Giresun yayları üzerine yaptıkları
araştırmada, yaylalara gelen ziyaretçilerin % 93’ünün en az üç kez yaylaları ziyaret ettikleri, % 75’nin
ise, bölgede konaklama gerçekleştirdiklerini belirtmiştir. Yine aynı çalışmada, ziyaretçilerin turizm
tesisleri hakkındaki fikirleri sorulduğunda, % 77,5’inin turizm tesislerinin yetersiz olduğunu, %
82,6’sının ise, yayla evlerinin restore edilip turizme açılması konusunda görüş belirtikleri görülmüştür.
Hane halkı ile yapılan görüşme lerde ise, yayla turizmi kapsamında gelişen turizm hareketine ev
sahiplerinin % 78,9’unun olumlu baktıkları tespit edilmiştir (Somuncu vd., 2012).
YÖNTEM
Bu araştırmada, yayla turizmi ve Doğu Karadeniz Bölgesi hakkında yapılmış araştırmalar,
akademik çalışmalar, ilgili kanun ve mevzuatlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sunulan
raporlar, online veriler vb. gibi ikincil veri kaynaklarından yararlanılarak yayla evlerinin kullanılması
üzerine bir değerlendirilmeye gidilmiştir.
Araştırmanın evrenini oluşturan Doğu Karadeniz Bölgesi yaylaları, Doğu Karadeniz Bölgesel
Gelişme Planı, TUİK ve DPT gibi kurumların ele aldığı sınırlar içerisinde kabul edilmiştir. Doğu
Karadeniz Bölgesi sınırları; Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Gümüşhane, Artvin ve Bayburt illerini
kapsar şekildedir (Doğanay & Coşkun , 2013).
250
gerçekleştirilmiştir. Gecede maksimum 15 turiste hizmet verebilecek düzeyde bulunan bu geleneksel
dağ evlerinin konaklama işletmesi şeklinde yasaların sağlamış olduğu kolaylıklar ile düzenlenmiş
olması, bölgenin korunması açısından büyük yarar sağlamıştır. Yine aynı yasal düzenlemeler bölgeye
tur düzenleyen seyahat acentelerine turist sayısı açısından sınırlamalar getirerek bölgenin taşıma
kapasitesini korumaya yönelik önemli atılımlar gerçekleştirmiştir (The Mountain Institute, 1998).
Dağ turizminin hızla gelişmekte olduğu Romanya’da Parâng Bölgesinde yapılan bir
araştırmaya göre ise, 90’lı yıllardan sonra bölge halkı turizme katılım göstererek geleneksel dağ
evlerini turistlere açmış ve bunun sonucu olarak vergi ve belirli yasal düzenlemelere tabi olmadan
doğrudan gelir elde etme imkânınsa sahip olmuşlardır. Romanya’da 90’lı yıllarda artış gösteren bu
alternatif konaklama türü sayısı günümüze değin artış göstererek Parâng bölgesinde en çok tercih
edilen konaklama türü haline gelmiştir. 2010 yılı verilerine göre bu tarz alternatif konaklama üniteleri
bölgeye 2,377 yatak kapasitesi sağlayarak bölge turizmine katkı sağlamıştır (Innocenti, Merciu, &
Merciu, 2012).
Türkiye’ye sınırı olan Bulgaristan’daki Istranca bölgesinde ise, gelişim gösteren doğa turizmi
sayesinde bölge halkı kendi kültürlerini ve evlerini turizme açarak turizm hareketlerinden gelir elde
etmişlerdir. Bölge turizmine %65 oranında konaklama işletmesi olarak tedarik sağlayan yapılar
genelde bölgenin doğal güzelliğine entegre bir biçimde geleneksel olarak yapısı dizayn edilmiş
bulunan ağaç evler, misafirhaneler, pansiyonlar ve küçük butik aile otellerinden oluşmaktadır
(Assenova, 2012).
Türkiye’de Somuncu vd. (2012) Gümüşhane, Trabzon ve Giresun yayları üzerine yaptıkları
araştırmada, yaylalara gelen ziyaretçilerin % 93’ünün en az üç kez yaylaları ziyaret ettikleri, % 75’nin
ise, bölgede konaklama gerçekleştirdiklerini belirtmiştir. Yine aynı çalışmada, ziyaretçilerin turizm
tesisleri hakkındaki fikirleri sorulduğunda, % 77,5’inin turizm tesislerinin yetersiz olduğunu, %
82,6’sının ise, yayla evlerinin restore edilip turizme açılması konusunda görüş belirtikleri görülmüştür.
Hane halkı ile yapılan görüşme lerde ise, yayla turizmi kapsamında gelişen turizm hareketine ev
sahiplerinin % 78,9’unun olumlu baktıkları tespit edilmiştir (Somuncu vd., 2012).
YÖNTEM
Bu araştırmada, yayla turizmi ve Doğu Karadeniz Bölgesi hakkında yapılmış araştırmalar,
akademik çalışmalar, ilgili kanun ve mevzuatlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sunulan
raporlar, online veriler vb. gibi ikincil veri kaynaklarından yararlanılarak yayla evlerinin kullanılması
üzerine bir değerlendirilmeye gidilmiştir.
Araştırmanın evrenini oluşturan Doğu Karadeniz Bölgesi yaylaları, Doğu Karadeniz Bölgesel
Gelişme Planı, TUİK ve DPT gibi kurumların ele aldığı sınırlar içerisinde kabul edilmiştir. Doğu
Karadeniz Bölgesi sınırları; Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Gümüşhane, Artvin ve Bayburt illerini
kapsar şekildedir (Doğanay & Coşkun , 2013).
250