Page 637 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 637
Tahıllar Türk yemeklerinde önemli bir yere sahiptir. Tahıllardan daha da ön plana çıkan besin
ürünü olarak buğday ise, kültürel geleneklerde de kendini belli etmektedir. Özel günlerde ve toplu
ziyafetlerde etli yemeklerin verilmesi Türk kültürünün nesiller boyu taşıdığı bir özelliktir (Sağır,
2012). Keşkek ise genellikle bu iki besin ürününün, yöreden yöreye değişiklik gösterebilen pişirme
usulleri ile elde edilen bir yemektir.

Keşkek, Türkiye özelinde incelendiğinde değişik pişirilme yöntemleri ve içerdiği gıda ürünleri
açısından bazı farklılıklara sahiptir. Genellikle Karadeniz ve orta Anadolu yemeği olarak bilinen bu
yemek Sinop, Amasya, Trabzon, Yozgat, Çankırı illerinde görülür. Ancak keşkeğe Denizli, İzmir,
Muğla, Afyon, Antalya ve Silifke‟de de rastlanabilmekte ve düğünlerin vazgeçilmez ana yemeği
olarak pişirilip ikram edilmektedir (Sarı, 2011:185). Çanakkale ve Balıkesir çevresinde düzenlenen
hayırlarda da ikram edilen keşkek, toplu ikramların geleneksel bir yemeği niteliğindedir ve “Koyun eti
ve kabuğu alınmış buğdayın iyice dövülerek birlikte kaynatılmasıyla pişirilir” (Erol, 2004:115).

Gastronomi alanında farklı yemekler ile ilgili birçok çalışma yapılmış ancak sadece keşkek ile
ilgili yapılan çalışma sayısının az olduğu görülmüştür. Çankırı ili, Kurşunlu ilçesinde yapılan bir
çalışmada düğün törenlerinde yapılan geleneksel tören keşkeğinin toplumsal etkileri, yapısal
özellikleri ve yapılış aşamalarının sosyolojik anlamları irdelenmiştir (Sarı, 2011:186-1).

Düğünlerde yapılan keşkeklerde büyük miktarda et kullanılmaktadır. Bu durum keşkek
yapımının pahalı bir faaliyet olduğunu göstermektedir. Keşkek, erkeklerin, gücünün ve eli açıklığının
göstergesi anlamı da taşımaktadır. Çankırı- Kurşunlu geleneklerine göre düğünlerde keşkeği erkek
tarafının yapması katı bir kural olarak kabul edilse de, zaman içinde bu kural geçerliliği kaybetmiştir.
Bu kural zamanla yerini, ekonomik gücü yerinde olan tarafın isterse keşkek yapmasında bir sakınca
görülmemesine bırakmıştır (Sarı, 2011:186-1). Zenginliğin de bir simgesi olan yemekler, Osmanlı
döneminde özellikle Fatih döneminden sonra ikramlarda, yüz çeşit olarak sunulmaktaydı (Akkoyunlu,
2012:327). Gastronom Brillant-Savarin, yaklaşık 100 yıl önce yaptığı gıda ve toplum kimliği
çalışmalarına dayanarak “ne yediğini söyle ben sana kim olduğunu söyleyeyim” ifadesini kullanmıştır.
Bu yönüyle yemek olgusu aynı zamanda toplumsal bir güç göstergesi niteliği taşımaktadır. Bu durum
yemeklerin paylaşımı ve tüketimi konusundaki güç ilişkilerini de ortaya çıkarmaktadır. (Kesici,
2012:34). Düğünlerde keşkeği ekonomik gücü yeterli olan tarafın yapabilmesine ilişkin değişim,
ekonomik imkân farklılıklarının en azından keşkek konusunda bir ölçüde yumuşatıldığını
göstermektedir. (Sarı, 2011:186-1). Bu olgunun turizm ile ilişkisi, turizm faaliyetlerinin bu
etkinliklerden yararlanma şekli ve düzeyine bağlıdır (Kesici, 2012: 34).

Türk kültüründe yardımlaşmanın ön plana çıktığı köy hayırları, toplu yemeklerin yenildiği
geleneklerden biridir. Günümüzde de devam eden bu geleneklerin ortak özellikleri, köy halkının
katılımı ile düzenlenmektedir (Erol, 2004:112). Keşkeğin yapım aşamaları da kadınlar ve erkekler
arasında paylaşılmaktadır. İp gibi ince olması gereken etin, haşlanması ve ince ince didiklenmesi

623
   632   633   634   635   636   637   638   639   640   641   642