Page 284 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 284
törü olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Turizm aynı zamanda farklı kültürlerin birbirini
tanımasının aracı olma yanında turistik özgün değerlerin (çevresel, kültürel ve tarihi varlıklar)
korunmasının kaynağı işlevi görmüştür.
Uyarıcı (cautionary): 1960 ve 1970’lerde ortaya çıkan bazı faktörler uyarıcı dönemi
başlatmıştır. Özellikle turizmin kontrolsüz büyümesinin turizmin geliştiği bölgelerdeki halka çıkardığı
çevresel, sosyo-kültürel maliyetler yanında sektörün hızlı büyümesinin çevre üzerinde neden olduğu
tahribat çevrecilerin tepkisini çekmiştir. Aynı zamanda büyüme ile ücretlerin düşmesi, sektörün
mevsimsellik özelliği nedeniyle talebin belli dönemlerde yoğunluk gösterirken belli dönemlerde çok
azalmasının oluşturduğu sorunlar ve farklı gelir düzeylerine sahip kitleler olarak yerel halk ile
turistlerin aynı ortamda bulunmasının suçu arttırması, kaynakların yetersiz kalması gibi sorunlar
turizme farklı bakılması gereğini ortaya çıkarmıştır.
Adaptasyon (adaptancy): Uyarıcı platform turizmin potansiyel olumsuz etkilerini
tanımlamıştır. Ancak bu olumsuzlukların nasıl ortadan kaldırılacağı veya bunlardan nasıl korunacağını
açıkça belirtmemiştir. Bu durumlar 1970 ve 1980’lerde adaptasyon döneminde tartışılmaya
başlanmıştır. Alternatif turizm olgusu bu dönemde kitle turizmine alternatif olarak antitez şekilde
sunulmuştur. Alternatif turizm kitle turizminin zıttı olarak dışsal sahiplikli büyük ölçekli işletmeler
yerine yerel sahiplikli küçük ölçekli işletmeleri desteklemiştir. Eko-turizm önemli bir alternatif turizm
çeşidi olarak doğal kaynaklara yönelik gelişmiştir.
Bilgi-odaklı (knowledge-based): 1980 ve 1990’larda sektörün özellikle işletmeler tarafı
küresel ölçekli yapılar tarafından işletildiği için adaptasyon platformunda önerilen alternatif turizm
kitle turizminin alternatifidir yaklaşımının amacı gerçekleştirmekten uzak kaldığı görülmüştür. Sektör
kitle turizmi tarafından domine edildiği için alternatif turizm sadece problemlerin küçük bir kısmına
bir çözüm olabilir. Destinasyonlardaki tüm turizm çeşitlerinin olumlu ve olumsuz etkilerinin
olduğunun kabul edildiği bu dönemde araştırmacıya göre bütüncül bakış açısı ve bilginin yardımıyla
sorunlar ele alınmalı ve çözülmelidir. Sektör temsilcileri ve akademik dünya bilimsel bilgileri
kullanarak sektördeki sürdürülebilirliği sağlayacak ilke, politika ve uygulamaları geliştirmelidir.
Butler (1999) “yeşil” ve “alternatif” turizm formlarının sadece sürdürülebilir turizm olarak
görüldüğü yaklaşımlara getirdiği eleştirisinde öncelikle bu yaklaşımın kitle turizmini otomatik olarak
sürdürülebilir gelişme ilkelerinin uygulanamayacağı bir turizm çeşidi olarak konumlandırma hatasına
düştüğünü vurgulamaktadır. Bu kalkınma yaklaşımının iki sebepten dolayı problemli olduğunu
belirten araştırmacı öncelikle tüm turizm türleri, doğaya duyarlı formlarda dahil olmak üzere, geliştiği
bölgede her ne kadar ölçeği küçük olsa da toplam etkisi ile bölgenin dengesi üzerinde olumsuz etkiler
oluşturabilir. Örneğin kırılgan bölgelere yönelik gerçekleştirilen eko-turizm faaliyetleri katılımcı sayısı
sınırlı olsa bile bölgenin ekolojisi üzerinde olumsuz etki potansiyeline sahiptir. Ġkinci olarak kitle
turizminin tüm formlarının sürdürülebilir olmadığı henüz kanıtlanmış değildir. Araştırmacının bu
noktada dikkat çektiği bir diğer önemli husus esas olanın kitle turizminin nasıl sürdürülemez olduğunu
belirtmek değil, nasıl sürdürülebilir geliştirilebileceğinin ortaya konmasıdır. Butler’ın sürdürülebilir
270
tanımasının aracı olma yanında turistik özgün değerlerin (çevresel, kültürel ve tarihi varlıklar)
korunmasının kaynağı işlevi görmüştür.
Uyarıcı (cautionary): 1960 ve 1970’lerde ortaya çıkan bazı faktörler uyarıcı dönemi
başlatmıştır. Özellikle turizmin kontrolsüz büyümesinin turizmin geliştiği bölgelerdeki halka çıkardığı
çevresel, sosyo-kültürel maliyetler yanında sektörün hızlı büyümesinin çevre üzerinde neden olduğu
tahribat çevrecilerin tepkisini çekmiştir. Aynı zamanda büyüme ile ücretlerin düşmesi, sektörün
mevsimsellik özelliği nedeniyle talebin belli dönemlerde yoğunluk gösterirken belli dönemlerde çok
azalmasının oluşturduğu sorunlar ve farklı gelir düzeylerine sahip kitleler olarak yerel halk ile
turistlerin aynı ortamda bulunmasının suçu arttırması, kaynakların yetersiz kalması gibi sorunlar
turizme farklı bakılması gereğini ortaya çıkarmıştır.
Adaptasyon (adaptancy): Uyarıcı platform turizmin potansiyel olumsuz etkilerini
tanımlamıştır. Ancak bu olumsuzlukların nasıl ortadan kaldırılacağı veya bunlardan nasıl korunacağını
açıkça belirtmemiştir. Bu durumlar 1970 ve 1980’lerde adaptasyon döneminde tartışılmaya
başlanmıştır. Alternatif turizm olgusu bu dönemde kitle turizmine alternatif olarak antitez şekilde
sunulmuştur. Alternatif turizm kitle turizminin zıttı olarak dışsal sahiplikli büyük ölçekli işletmeler
yerine yerel sahiplikli küçük ölçekli işletmeleri desteklemiştir. Eko-turizm önemli bir alternatif turizm
çeşidi olarak doğal kaynaklara yönelik gelişmiştir.
Bilgi-odaklı (knowledge-based): 1980 ve 1990’larda sektörün özellikle işletmeler tarafı
küresel ölçekli yapılar tarafından işletildiği için adaptasyon platformunda önerilen alternatif turizm
kitle turizminin alternatifidir yaklaşımının amacı gerçekleştirmekten uzak kaldığı görülmüştür. Sektör
kitle turizmi tarafından domine edildiği için alternatif turizm sadece problemlerin küçük bir kısmına
bir çözüm olabilir. Destinasyonlardaki tüm turizm çeşitlerinin olumlu ve olumsuz etkilerinin
olduğunun kabul edildiği bu dönemde araştırmacıya göre bütüncül bakış açısı ve bilginin yardımıyla
sorunlar ele alınmalı ve çözülmelidir. Sektör temsilcileri ve akademik dünya bilimsel bilgileri
kullanarak sektördeki sürdürülebilirliği sağlayacak ilke, politika ve uygulamaları geliştirmelidir.
Butler (1999) “yeşil” ve “alternatif” turizm formlarının sadece sürdürülebilir turizm olarak
görüldüğü yaklaşımlara getirdiği eleştirisinde öncelikle bu yaklaşımın kitle turizmini otomatik olarak
sürdürülebilir gelişme ilkelerinin uygulanamayacağı bir turizm çeşidi olarak konumlandırma hatasına
düştüğünü vurgulamaktadır. Bu kalkınma yaklaşımının iki sebepten dolayı problemli olduğunu
belirten araştırmacı öncelikle tüm turizm türleri, doğaya duyarlı formlarda dahil olmak üzere, geliştiği
bölgede her ne kadar ölçeği küçük olsa da toplam etkisi ile bölgenin dengesi üzerinde olumsuz etkiler
oluşturabilir. Örneğin kırılgan bölgelere yönelik gerçekleştirilen eko-turizm faaliyetleri katılımcı sayısı
sınırlı olsa bile bölgenin ekolojisi üzerinde olumsuz etki potansiyeline sahiptir. Ġkinci olarak kitle
turizminin tüm formlarının sürdürülebilir olmadığı henüz kanıtlanmış değildir. Araştırmacının bu
noktada dikkat çektiği bir diğer önemli husus esas olanın kitle turizminin nasıl sürdürülemez olduğunu
belirtmek değil, nasıl sürdürülebilir geliştirilebileceğinin ortaya konmasıdır. Butler’ın sürdürülebilir
270