Page 664 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 664
istlerin tercihlerinin yüksek sezonda yoğunlaĢma sebepleri ise, eğitim kurumlarının bu dönemlerde
kapalı olması, büroda çalıĢanların daha çok güneĢe ihtiyaç duymaları, çocuklu ailelerde bireylerin
birlikte vakit geçirmek için tatillerini aynı ana almaları ve insanların buna göre ücretli izin haklarını
kullanma istekleridir. ġekle 1 incelendiğinde, yerli turistlerin endeks değerleri en düĢük 55,8 ile Ocak
Ayı ve en yüksek ise 221,7 ile Temmuz Ayı tespit edilirken, yabancı ziyaretçiler için en düĢük değer
yine 17,2 ile Ocak Ayında, en yüksek değer ise 1998,8 ile Temmuz Ayında gerçekleĢmiĢtir. Hem
yabancıların hem de yerli ziyaretçilerin aynı aylarda en düĢük ve en yüksek talebi sergilemeleri dikkat
çekicidir. Ancak yerli ziyaretçilerin lü sezonda, yabancı ziyaretçilerin ise yüksek sezonda daha ılımlı
bir talep artıĢ ya da azalıĢı sergilediği görülmektedir. Özellikle yabancı turistlerin Kasım-ġubat arası
geliĢlerinde çok keskin talep azalması olduğu görülmektedir. Antalya’ya gelen yabancı sayısının 11.5
milyon ve toplamda yaklaĢık 12 milyon olduğu düĢünülürse, bu talebin çoğunluğunun Mayıs-Ekim
aylarında oluĢması neticesinde ortaya ister istemez olumsuz sonuçların çıkması kaçınılmaz hale
gelmektedir.
ġekil 1’deki veriler değerlendirildiğinde, Antalya bölgesinde turizm hareketleri açısından üç
ana dönem olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu mevsimlerden birincisi; Aralık, Ocak, ġubat ve Mart
aylarını içeren “Düşük Sezon ya da Ölü Sezon”, ikincisi; turizm hareketlerinin artmaya ve yükselmeye
baĢladığı yüksek sezon mevsimi öncesi ve sonrası Nisan ve Kasım Ayları olan “Ara Geçiş Sezonları”,
üçüncüsü ise turizm hareketlerinin yükseldiği ve zirveye ulaĢtığı, turist sayılarında, turizm gelirlerinde
en yüksek akıĢın sağlandığı Mayıs-Ekim Ayları, “Yüksek Sezon ya da Turizm Sezonu”dur.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Mevsimsellik ve sürdürülebilirlik kavramlarını ayrı ayrı incelendiğimizde, iyi planlanmamıĢ
turizm politikalarının, stratejilerinin mevsimselliğe yol açtığı görülmektedir. Antalya bölgesi de bunun
en önemli örneklerindendir. Antalya bölgesindeki arz unsurları belirli bir kitleyi hedef almakta ve belli
turizm çeĢitlerine hitap edecek Ģekilde planlanmıĢtır. Bu sebepten dolayı hem mevsimsellik katı bir
Ģekilde hissedilmekte, hem de turizmin doğal ve yapay sürdürülebilirliğinin olumsuz etkilendiği
görülmektedir. Sürdürülebilir turizmin dikkatli ve iyi planlanması ve yönetilmesi durumunda turizmde
mevsimselliğin olumsuz etkilerinin azaltılmasına yardımcı olacaktır (Özdemir, 2014: 36). Ayrıca
sürdürülebilirlik sadece doğal çevrenin (ekolojinin) devamı olarak değil sosyal, toplumsal, kültürel ve
ekonominin sürdürülmesinde de önemli bir rol oynamaktadır.
Turizm sektörü özellikle günümüzde, hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkeler tarafından
yoğun Ģekilde ilgi gösterilen bir sektör olma özelliğini korumaktadır (Yıldız, 2011: 54). Bununla
birlikte sürdürülebilir turizminde popülerliği de artmaktadır. Sürdürülebilir turizm içinde bozulmamıĢ
ve zarar görmemiĢ doğal eko sistemler, iyi korunmuĢ tarihi bölgeler, bölgeye özgün sosyal-kültürel
yapı ve kültürel miras etkinliklerin devamlılığı gibi hem doğal hem de yapay çevredeki yaĢam
merkezlerine faydalar sağlamaktadır. Bu açıdan Antalya bölgesi ele alındığında Dünya’nın ve
650
kapalı olması, büroda çalıĢanların daha çok güneĢe ihtiyaç duymaları, çocuklu ailelerde bireylerin
birlikte vakit geçirmek için tatillerini aynı ana almaları ve insanların buna göre ücretli izin haklarını
kullanma istekleridir. ġekle 1 incelendiğinde, yerli turistlerin endeks değerleri en düĢük 55,8 ile Ocak
Ayı ve en yüksek ise 221,7 ile Temmuz Ayı tespit edilirken, yabancı ziyaretçiler için en düĢük değer
yine 17,2 ile Ocak Ayında, en yüksek değer ise 1998,8 ile Temmuz Ayında gerçekleĢmiĢtir. Hem
yabancıların hem de yerli ziyaretçilerin aynı aylarda en düĢük ve en yüksek talebi sergilemeleri dikkat
çekicidir. Ancak yerli ziyaretçilerin lü sezonda, yabancı ziyaretçilerin ise yüksek sezonda daha ılımlı
bir talep artıĢ ya da azalıĢı sergilediği görülmektedir. Özellikle yabancı turistlerin Kasım-ġubat arası
geliĢlerinde çok keskin talep azalması olduğu görülmektedir. Antalya’ya gelen yabancı sayısının 11.5
milyon ve toplamda yaklaĢık 12 milyon olduğu düĢünülürse, bu talebin çoğunluğunun Mayıs-Ekim
aylarında oluĢması neticesinde ortaya ister istemez olumsuz sonuçların çıkması kaçınılmaz hale
gelmektedir.
ġekil 1’deki veriler değerlendirildiğinde, Antalya bölgesinde turizm hareketleri açısından üç
ana dönem olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu mevsimlerden birincisi; Aralık, Ocak, ġubat ve Mart
aylarını içeren “Düşük Sezon ya da Ölü Sezon”, ikincisi; turizm hareketlerinin artmaya ve yükselmeye
baĢladığı yüksek sezon mevsimi öncesi ve sonrası Nisan ve Kasım Ayları olan “Ara Geçiş Sezonları”,
üçüncüsü ise turizm hareketlerinin yükseldiği ve zirveye ulaĢtığı, turist sayılarında, turizm gelirlerinde
en yüksek akıĢın sağlandığı Mayıs-Ekim Ayları, “Yüksek Sezon ya da Turizm Sezonu”dur.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Mevsimsellik ve sürdürülebilirlik kavramlarını ayrı ayrı incelendiğimizde, iyi planlanmamıĢ
turizm politikalarının, stratejilerinin mevsimselliğe yol açtığı görülmektedir. Antalya bölgesi de bunun
en önemli örneklerindendir. Antalya bölgesindeki arz unsurları belirli bir kitleyi hedef almakta ve belli
turizm çeĢitlerine hitap edecek Ģekilde planlanmıĢtır. Bu sebepten dolayı hem mevsimsellik katı bir
Ģekilde hissedilmekte, hem de turizmin doğal ve yapay sürdürülebilirliğinin olumsuz etkilendiği
görülmektedir. Sürdürülebilir turizmin dikkatli ve iyi planlanması ve yönetilmesi durumunda turizmde
mevsimselliğin olumsuz etkilerinin azaltılmasına yardımcı olacaktır (Özdemir, 2014: 36). Ayrıca
sürdürülebilirlik sadece doğal çevrenin (ekolojinin) devamı olarak değil sosyal, toplumsal, kültürel ve
ekonominin sürdürülmesinde de önemli bir rol oynamaktadır.
Turizm sektörü özellikle günümüzde, hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkeler tarafından
yoğun Ģekilde ilgi gösterilen bir sektör olma özelliğini korumaktadır (Yıldız, 2011: 54). Bununla
birlikte sürdürülebilir turizminde popülerliği de artmaktadır. Sürdürülebilir turizm içinde bozulmamıĢ
ve zarar görmemiĢ doğal eko sistemler, iyi korunmuĢ tarihi bölgeler, bölgeye özgün sosyal-kültürel
yapı ve kültürel miras etkinliklerin devamlılığı gibi hem doğal hem de yapay çevredeki yaĢam
merkezlerine faydalar sağlamaktadır. Bu açıdan Antalya bölgesi ele alındığında Dünya’nın ve
650