Page 160 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 160
RİŞ
Ortaya çıktığı günden bu yana pek çok belgeyle önemi vurgulanan, sosyo-ekonomik politikaların
öncelikli hedefi olarak belirlenen sürdürülebilir kalkınma (SK) politikaları, uygulamada yetersiz kalmış,
hatta pek çok gelişmiş devlette bile, beklendiği şekilde sürdürülebilir bir kalkınma sağlayamamıştır
(Harding, 2005: 229; Sneddon vd., 2006: 256). Bunun sebebi; kimi zaman politikaların yanlış belirlenmiş
olması ise de, çoğu zaman sebep, sürdürülebilirlik ve kalkınma kavramlarının yanlış ya da eksik
tanımlanmış olması, dolayısıyla yanlış bir temelden hareket eden politikaların da yanlış veya eksik
sonuçlar doğurmasıdır.
Kalkınmanın sağlanması, üstelik de bunun sürdürülebilir bir şekilde başarılması arzu edilen bir
durumdur. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, sürdürülebilir kalkınma ihtiyacının ve öneminin inkâr
edilmesi değildir. Bu çalışma, kavramın tanımlanmasında, yorumlanmasında, planlanmasında ve
uygulanmasında göz ardı edildiği düşünülen bazı olguların ortaya çıkarılmasını hedeflemektedir. Bu
amaçla çalışmada, önce SK kavramının anlamı ve zaman içinde değişen ve gelişen boyutları hakkında kısa
bir bilgi verilmiştir. İkinci bölümde, SK politikalarına yöneltilen eleştirilere yer verilmiştir. Bu bölümde,
özellikle SK kavramında ekonomik ve kısmen çevresel boyutlar ağır basarken, aynı derecede önemli olan,
kalkınmanın üçüncü boyutu sosyal kalkınmanın ihmal edilmesinin yarattığı sorunlar üzerinde
durulmuştur. Son bölümde ise, SK politikalarının daha verimli sonuçlar vermesi için bazı öneriler
geliştirilmiştir.
I. Sürdürülebilirlik, Kalkınma ve Sürdürülebilir Kalkınma
1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun yayınladığı ‘Ortak Geleceğimiz’ yani
Brundtland Raporu’nda, SK “kaynakların ekonomik olarak etkin kullanımı, çevrenin ve doğal sermayenin
korunması, kalkınmanın fayda ve maliyetlerinin zamansal ve mekânsal birimler arasında eşit şekilde
dağıtılması” olarak tanımlanmıştır (Brundtland Raporu, 1987: Madde 1). SK’nın en çok ele alındığı
uluslararası belgeler Brundtland Raporu, Rio Bildirgesi ve Gündem 21’dir.
Sürdürülebilirlik, bir fırsatın ya da eylemin sürekli olarak devam ettirilebilmesi olanağı olarak
tanımlanabilir. Bu durumda belirlenen bir politikanın uygulayıcılar tatmin olana kadar devam
ettirilebilmesi, o politikanın doğruluğunu ya da uygulanabilirliğini gösteren ölçütlerden biri olmalıdır.
Ancak zaman içinde sürdürülebilirlik yani bir uygulamanın istenildiği surece devam edebilme potansiyeli,
bir araç olmaktan çıkıp, başlı başına bir amaç haline gelmiştir (Marcuse, 1998: 104; Robinson, 2004: 381).
Oysa ki sonuçları çok kötü olan ya da adil veya eşit olmayan pek çok uygulama sürdürülebilir olabilir
(Marcuse, 1998: 103).
Kalkınma, Brundtland Raporu’nun pek çok maddesinde açık ve gizli olarak refahın arttırılması
olarak tanımlanmıştır. Raporda mevcut ekonomik kalkınma politikalarının çevre, insan, toplum ve
uluslararası barış üzerindeki olumsuz etkileri de pek çok yerde vurgulanmıştır. Bu yüzden Rapor’da
146
Ortaya çıktığı günden bu yana pek çok belgeyle önemi vurgulanan, sosyo-ekonomik politikaların
öncelikli hedefi olarak belirlenen sürdürülebilir kalkınma (SK) politikaları, uygulamada yetersiz kalmış,
hatta pek çok gelişmiş devlette bile, beklendiği şekilde sürdürülebilir bir kalkınma sağlayamamıştır
(Harding, 2005: 229; Sneddon vd., 2006: 256). Bunun sebebi; kimi zaman politikaların yanlış belirlenmiş
olması ise de, çoğu zaman sebep, sürdürülebilirlik ve kalkınma kavramlarının yanlış ya da eksik
tanımlanmış olması, dolayısıyla yanlış bir temelden hareket eden politikaların da yanlış veya eksik
sonuçlar doğurmasıdır.
Kalkınmanın sağlanması, üstelik de bunun sürdürülebilir bir şekilde başarılması arzu edilen bir
durumdur. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, sürdürülebilir kalkınma ihtiyacının ve öneminin inkâr
edilmesi değildir. Bu çalışma, kavramın tanımlanmasında, yorumlanmasında, planlanmasında ve
uygulanmasında göz ardı edildiği düşünülen bazı olguların ortaya çıkarılmasını hedeflemektedir. Bu
amaçla çalışmada, önce SK kavramının anlamı ve zaman içinde değişen ve gelişen boyutları hakkında kısa
bir bilgi verilmiştir. İkinci bölümde, SK politikalarına yöneltilen eleştirilere yer verilmiştir. Bu bölümde,
özellikle SK kavramında ekonomik ve kısmen çevresel boyutlar ağır basarken, aynı derecede önemli olan,
kalkınmanın üçüncü boyutu sosyal kalkınmanın ihmal edilmesinin yarattığı sorunlar üzerinde
durulmuştur. Son bölümde ise, SK politikalarının daha verimli sonuçlar vermesi için bazı öneriler
geliştirilmiştir.
I. Sürdürülebilirlik, Kalkınma ve Sürdürülebilir Kalkınma
1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun yayınladığı ‘Ortak Geleceğimiz’ yani
Brundtland Raporu’nda, SK “kaynakların ekonomik olarak etkin kullanımı, çevrenin ve doğal sermayenin
korunması, kalkınmanın fayda ve maliyetlerinin zamansal ve mekânsal birimler arasında eşit şekilde
dağıtılması” olarak tanımlanmıştır (Brundtland Raporu, 1987: Madde 1). SK’nın en çok ele alındığı
uluslararası belgeler Brundtland Raporu, Rio Bildirgesi ve Gündem 21’dir.
Sürdürülebilirlik, bir fırsatın ya da eylemin sürekli olarak devam ettirilebilmesi olanağı olarak
tanımlanabilir. Bu durumda belirlenen bir politikanın uygulayıcılar tatmin olana kadar devam
ettirilebilmesi, o politikanın doğruluğunu ya da uygulanabilirliğini gösteren ölçütlerden biri olmalıdır.
Ancak zaman içinde sürdürülebilirlik yani bir uygulamanın istenildiği surece devam edebilme potansiyeli,
bir araç olmaktan çıkıp, başlı başına bir amaç haline gelmiştir (Marcuse, 1998: 104; Robinson, 2004: 381).
Oysa ki sonuçları çok kötü olan ya da adil veya eşit olmayan pek çok uygulama sürdürülebilir olabilir
(Marcuse, 1998: 103).
Kalkınma, Brundtland Raporu’nun pek çok maddesinde açık ve gizli olarak refahın arttırılması
olarak tanımlanmıştır. Raporda mevcut ekonomik kalkınma politikalarının çevre, insan, toplum ve
uluslararası barış üzerindeki olumsuz etkileri de pek çok yerde vurgulanmıştır. Bu yüzden Rapor’da
146