Page 162 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 162
ellikle fırsat eşitliği, gelirin eşit paylaşımı, güç ve refahın dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi,
bireysel özgürlük ve baskıların azaltılması gibi sosyal adalet konularında çok da fazla gelişme
sağlanamadığı görülmektedir (Marcuse, 1998: 110). Bu yüzden SK kavramı ve uygulamaları yoğun
eleştirilere maruz kalmaktadır.
II. Sürdürülebilir Kalkınma Kavramına Yönelik Eleştiriler
A. İhtiyaç Tanımı ve Gelecek Kuşakların İhtiyaçları
SK kavramına yönelen ilk eleştiriler, kavramın mevcut ve gelecekteki insan ihtiyaçlarının
karşılanabilmesi üzerine odaklanmasıyla başlar ki, ne ihtiyaç kelimesi ile nelerin kastedildiği açıktır ne de
gelecekte nelere ihtiyaç duyabileceğimizi şimdiden bilebilmek mümkündür. Teknolojik, bilimsel, sosyal
ve kültürel değişimlerin ileride yasayacak kuşakların ihtiyaçlarını nasıl şekillendireceğini şimdiden
öngörerek, kaynakların bu yönde korunması ve gelecek nesillere aktarılmasının planlanması mümkün
değildir (Harding, 2005: 234). İhtiyaç ile satır aralarında, insanın yaşamının devamı için ihtiyaç duyduğu
şeyler; barınma, yiyecek, temiz hava ve su, ve dayanılabilir iklim koşulları kastediliyor olsa bile, bunların
kalitesi, gelişmişliği ve aslında gerçekte ne kadar ihtiyaç duyduğumuz da tartışılır bir durumdadır. Mevcut
bilgilerimiz ışığında, hangi faaliyetlerimizin çevre üzerinde ne kadar ve nasıl etkiler yaratabileceğini
sınırlı olarak bilebilmemiz de, ikinci bir eleştiri konusudur (Bell ve McGillivray, 2008: 61-62, 57).
B. İnsan Merkezli Çevrecilik Anlayışı
SK ilkesinin kaynaklarında, insanın doğanın sahibi, doğanınsa insanın gelişmesi ve huzuru için
onun hizmetine hatta emrine verilmiş bir kaynak olduğu düşüncesi yatar. Bu insan merkezli çevrecilik
anlayışı, insan-çevre ilişkisini yanlış bir bağlantı üzerinden kurduğundan bu ilişkinin karakterini ve
kurallarını belirleme konusunda da yanlış bir noktadan hareket edecektir. İnsanın çevreden daha üstün
tutulduğu bir anlayışta çevrenin tam olarak insandan korunması mümkün olamaz (Robinson, 2004: 376;
Sneddon vd., 2006: 260).
C. Az Gelişmişlik ve Sürdürülebilir Kalkınma
Tüm uluslararası SK belgelerinde ve uluslararası çevre konferanslarında, az gelişmişlik çevresel
bozulmaların en önemli sebeplerinden biri olarak kabul edilmekte ve bu yüzden, çevre koruma politikaları
için olduğu kadar SK için de, az gelişmişlikle mücadelede tüm devletler is birliği yapmaya çağrılmaktadır.
Brundtland Raporu, Rio Bildirgesi ve Gündem 21’de de az gelişmişliğin ortadan kaldırılması için
uluslararası işbirliği çağrısı yapılmış ve azgelişmiş devletlerin uluslararası ekonomik ve ticari sisteme
entegre olmalarının sağlanması istenmiştir. Ancak az gelişmiş devletlerin serbest piyasa koşullarını kabul
etme ve dünya ekonomik sistemine entegre olarak serbest ticarete dahil olmalarının, bu devletlerde SK
sağlayacağı yönünde argümanlar, pek çok iktisatçı ve sosyal bilimci tarafından gerçekçi bulunmamaktadır.
148
bireysel özgürlük ve baskıların azaltılması gibi sosyal adalet konularında çok da fazla gelişme
sağlanamadığı görülmektedir (Marcuse, 1998: 110). Bu yüzden SK kavramı ve uygulamaları yoğun
eleştirilere maruz kalmaktadır.
II. Sürdürülebilir Kalkınma Kavramına Yönelik Eleştiriler
A. İhtiyaç Tanımı ve Gelecek Kuşakların İhtiyaçları
SK kavramına yönelen ilk eleştiriler, kavramın mevcut ve gelecekteki insan ihtiyaçlarının
karşılanabilmesi üzerine odaklanmasıyla başlar ki, ne ihtiyaç kelimesi ile nelerin kastedildiği açıktır ne de
gelecekte nelere ihtiyaç duyabileceğimizi şimdiden bilebilmek mümkündür. Teknolojik, bilimsel, sosyal
ve kültürel değişimlerin ileride yasayacak kuşakların ihtiyaçlarını nasıl şekillendireceğini şimdiden
öngörerek, kaynakların bu yönde korunması ve gelecek nesillere aktarılmasının planlanması mümkün
değildir (Harding, 2005: 234). İhtiyaç ile satır aralarında, insanın yaşamının devamı için ihtiyaç duyduğu
şeyler; barınma, yiyecek, temiz hava ve su, ve dayanılabilir iklim koşulları kastediliyor olsa bile, bunların
kalitesi, gelişmişliği ve aslında gerçekte ne kadar ihtiyaç duyduğumuz da tartışılır bir durumdadır. Mevcut
bilgilerimiz ışığında, hangi faaliyetlerimizin çevre üzerinde ne kadar ve nasıl etkiler yaratabileceğini
sınırlı olarak bilebilmemiz de, ikinci bir eleştiri konusudur (Bell ve McGillivray, 2008: 61-62, 57).
B. İnsan Merkezli Çevrecilik Anlayışı
SK ilkesinin kaynaklarında, insanın doğanın sahibi, doğanınsa insanın gelişmesi ve huzuru için
onun hizmetine hatta emrine verilmiş bir kaynak olduğu düşüncesi yatar. Bu insan merkezli çevrecilik
anlayışı, insan-çevre ilişkisini yanlış bir bağlantı üzerinden kurduğundan bu ilişkinin karakterini ve
kurallarını belirleme konusunda da yanlış bir noktadan hareket edecektir. İnsanın çevreden daha üstün
tutulduğu bir anlayışta çevrenin tam olarak insandan korunması mümkün olamaz (Robinson, 2004: 376;
Sneddon vd., 2006: 260).
C. Az Gelişmişlik ve Sürdürülebilir Kalkınma
Tüm uluslararası SK belgelerinde ve uluslararası çevre konferanslarında, az gelişmişlik çevresel
bozulmaların en önemli sebeplerinden biri olarak kabul edilmekte ve bu yüzden, çevre koruma politikaları
için olduğu kadar SK için de, az gelişmişlikle mücadelede tüm devletler is birliği yapmaya çağrılmaktadır.
Brundtland Raporu, Rio Bildirgesi ve Gündem 21’de de az gelişmişliğin ortadan kaldırılması için
uluslararası işbirliği çağrısı yapılmış ve azgelişmiş devletlerin uluslararası ekonomik ve ticari sisteme
entegre olmalarının sağlanması istenmiştir. Ancak az gelişmiş devletlerin serbest piyasa koşullarını kabul
etme ve dünya ekonomik sistemine entegre olarak serbest ticarete dahil olmalarının, bu devletlerde SK
sağlayacağı yönünde argümanlar, pek çok iktisatçı ve sosyal bilimci tarafından gerçekçi bulunmamaktadır.
148