Page 165 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 165
1990’li yıllardan beri araştırmacılar SK’nın sosyal boyutunun ne ve nasıl olması gerektiği
konusunda görüşler öneri sürmektedir. SK’yı gerçekleştirebilmenin yolu, insan onuru ve sosyal adaletin
sağlanması için ve katılım ve demokrasi bağlamında gerekli olan, sosyal ve siyasal değişikliklerin
gerçekleştirilmesidir: Özgürlük, siyasi haklar, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, ekonomik-sosyal ve
siyasal fırsat eşitliği, zenginliğin dağıtılması, toprak reformu, yönetimde saydamlık ve çoğulcu katılım,
STK’ların güçlendirilmesi, cinsiyet eşitliği, kadının sosyal konumunun güçlendirilmesi, eğitim reformu,
ücretsiz sağlık hizmetleri gibi (Sneddon vd., 2006: 262). Her ne kadar bu öneriler ideal bir toplumsal
yaşama işaret etse de, konunun bıçak sırtında olduğu da açıktır. Örneğin yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi, etnik sorunların olduğu devletlerde ayrılıkçı hareketlerin güçlenmesine de sebep olabilir.
SK’nın gerçekte amacı toplum içinde eşitliği sağlamak olduğundan, SK’nın sosyal boyutu sağlanırsa,
çoğu zaman toplumsal eşitsizliklerden güç alan ayrılıkçı hareketler de kendiliğinden son bulacaktır. Diğer
taraftan tek tipleştirilmiş bir demokrasi anlayışı, demokratikleştirme adı altında uluslararası müdahalelerin
önünü açabilecektir.

E. Kapitalizmin Sürdürülebilir Kalkınma Çelişkisi
Kapitalist düzende gerçek anlamda SK politikalarını uygulayabilmek iki açıdan mümkün değildir.
İlk olarak, kapitalizmde her hangi bir faaliyetin sürdürülebilirliğinin ön şartı o faaliyetin kârlı olması, en
azından elde edilecek faydanın maliyetinden fazla olmasıdır. Dolayısıyla kapitalist bir anlamda
düşünülürse, SK ancak kârın yüksek olduğu sektörlerde ve kâr maksimizasyonu sağlayacak şekilde
uygulanabilir. Dolayısıyla faydasız veya kârsız bir işin, sektör açısından sürdürülmesinin imkanı yoktur.
Çevre koruma gibi sosyal adaletin ve eşitliğin sağlanması da, çoğunlukla yüksek maliyetli, sektör ya da
firma bazında kârlı olmayan, geri dönüşü ve toplumsal faydası da uzun dönemde görülen konulardır.
(Doğaner Gönel, 2002: 6) Bu durumda kapitalist düzende SK uygulanamaz çünkü kapitalizmin para
kazanma dışında başka bir planı yoktur. (Marcuse, 1998: 107)
İkinci olarak, gerçek SK politikaları kapitalizmin sürekli üretim ve daha fazla tüketim döngüsü ile
tamamen ters düşer. Öncelikle SK insan faaliyetlerinin çevre üzerinde daha az baskı yapacak şekilde
yeniden organize edilmesini gerektirir. Ancak her ne kadar, SK politikaları, insanların refah düzeyi ve
gelirinin arttırılmasını hedeflese de, parayı nasıl kullanacakları konusuyla ilgilenmez. Kapitalist düzende
ise insanlar, gelir düzeyleri ve ekonomik seviyeleri arttıkça daha fazla harcama ve tüketme eğilimindedir.
Çünkü insan ihtiyaç ve arzuları sınırsızdır ve temel ihtiyaçlar karşılandıkça yerini giderek daha lüks
ihtiyaçlar alır. Buna ilaveten, kapitalist tüketim anlayışı da, insanları daha büyük araba, daha büyük ev,
daha fazla eşya, daha fazla yiyecek alma yönünde etkiler. Kapitalizmin baskısı olan aşırı tüketimin önüne
geçilmezse, çevre üzerindeki baskılar da artarak devam edecektir. Aşırı tüketim sadece daha fazla
hammadde kullanımı anlamına gelmez, daha fazla enerji kullanımına ve daha fazla atık oluşumuna da
sebep olur. Bu durumda aynı anda hem daha az tüketim gerektiren SK’yı, hem de daha çok tüketim

151
   160   161   162   163   164   165   166   167   168   169   170