Page 166 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 166
eyen kapitalizmi uygulayabilmek büyük bir çelişki yaratacaktır. Bu yüzden günümüzde SK
politikalarında, tüketimin azaltılması yönündeki politikalara hiç değinilmez.
Her ne kadar kapitalizm SK için kısıtlayıcı bir faktör olsa da sosyalizmin de SK’yı destekleyici
olduğu iddia edilemez. Bu yüzden kapitalist-sosyalist anlayıştan ziyade, SK’nın tüm boyutlarıyla
gerçekleştirilebilmesi için mevcut düzenin tamamında yapısal bir dönüşüm gereklidir.
III. Yapısal Dönüşüm Gerekliliği
Aşırı tüketimin durdurulması, tüketim anlayışının değiştirilmesi ve azaltılması, enerji tasarrufu ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının akılcı kullanımı ya da nüfus planlamaları gibi SK’nın temel
gereklilikleri çoğu zaman SK planlarında yer almaz (Robinson, 2004: 371; Sneddon vd., 2006: 254). Tam
tersine, Brundtland Raporu da dahil, tüm SK politikaları, daha fazla sanayileşme, daha fazla üretim ve
daha fazla şehirleşmenin önemini savunurlar.
Şehirleşme, kalkınma ve modernleşme için özellikle önemlidir ve az gelişmiş devletler batı
modelinde şehirleşmeleri yönünde desteklenir. Genel kabule göre, şehirler katma değeri daha fazla olan
ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü, yani refahı asıl sağlayan üretimlerin gerçekleştirildiği, dolayısıyla
refahın üretildiği ve dağıtıldığı, yeniliklerin gerçekleştiği yerleşim birimleridir (Campbell, 1996: 297). Bu
yüzden SK politikaları özellikle az gelişmiş devletlerde başta ABD ve Avrupa olmak üzere, ‘Batı tarzı
modern yaşam’ olarak düşünülmekte ve bu yaşam tarzı örnek alınmaktadır. Ancak eğer kalkınma,
büyüme, sanayileşme ve modernleşmede hedef Kuzey Amerika modeli ise, şu anki mevcut dünya
nüfusunun tamamının o seviyede yaşayabilmesi için, doğal kaynaklarını tüketmemiz gereken iki dünyaya
daha ihtiyacımız var demektir (Harding, 2005: 231). Bu sebeple BM Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu
ve Gündem 21 batı tarzı yaşam şekline son verilmesi yönünde çağrılar yapmaktadır. Ancak bu çağrılar
özellikle ABD gibi modern yaşamın merkezi olan ülkelerde komünizmin dayatılması ve modern-
demokratik yaşam tarzının yok edilmeye çalışılması olarak yorumlanmaktadır (Swann, 2013).
Bölgeler ve ülkeler arasında sürdürülebilirlik ve kalkınmada farklı öncelikler ve ihtiyaçlar vardır.
Uluslararası belgelerle hazırlanan ve gelişmiş devletlerin önceliklerine göre şekillenen SK politikaları
temel hedefleri belirlese de, devletlerin ve toplumların gerçeklikleri ve öncelikleriyle örtüşmekte eksik
kalmaktadır. Orta Afrika ülkelerinde açlıktan ölen, temiz suya ulaşamadıkları için salgın hastalıklarla
mücadele eden insanlar için iklim değişikliği ile mücadelede karbon salınımının düşürülmesi hedeflerinin
tutturulması hiç bir önem arz etmezken, Hollanda gibi, küresel ısınma sonucu artan buzul erimeleri
sebebiyle yükselecek deniz suları altında kalacak ülkeler için iklim değişikliği ile mücadele çok daha
önemli bir konudur. Diğer taraftan ABD’deki pek çok SK karşıtı grup, artık ciplerine binemeyecek,
müstakil villa tipi evlerinde oturamayacak ve klimalarını istedikleri derecede çalıştıramayacak
olmalarından şikayet etmektedirler (Swann, 2013). Bu yüzden gerçek çevre koruma, ekonomik kalkınma
152
politikalarında, tüketimin azaltılması yönündeki politikalara hiç değinilmez.
Her ne kadar kapitalizm SK için kısıtlayıcı bir faktör olsa da sosyalizmin de SK’yı destekleyici
olduğu iddia edilemez. Bu yüzden kapitalist-sosyalist anlayıştan ziyade, SK’nın tüm boyutlarıyla
gerçekleştirilebilmesi için mevcut düzenin tamamında yapısal bir dönüşüm gereklidir.
III. Yapısal Dönüşüm Gerekliliği
Aşırı tüketimin durdurulması, tüketim anlayışının değiştirilmesi ve azaltılması, enerji tasarrufu ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının akılcı kullanımı ya da nüfus planlamaları gibi SK’nın temel
gereklilikleri çoğu zaman SK planlarında yer almaz (Robinson, 2004: 371; Sneddon vd., 2006: 254). Tam
tersine, Brundtland Raporu da dahil, tüm SK politikaları, daha fazla sanayileşme, daha fazla üretim ve
daha fazla şehirleşmenin önemini savunurlar.
Şehirleşme, kalkınma ve modernleşme için özellikle önemlidir ve az gelişmiş devletler batı
modelinde şehirleşmeleri yönünde desteklenir. Genel kabule göre, şehirler katma değeri daha fazla olan
ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü, yani refahı asıl sağlayan üretimlerin gerçekleştirildiği, dolayısıyla
refahın üretildiği ve dağıtıldığı, yeniliklerin gerçekleştiği yerleşim birimleridir (Campbell, 1996: 297). Bu
yüzden SK politikaları özellikle az gelişmiş devletlerde başta ABD ve Avrupa olmak üzere, ‘Batı tarzı
modern yaşam’ olarak düşünülmekte ve bu yaşam tarzı örnek alınmaktadır. Ancak eğer kalkınma,
büyüme, sanayileşme ve modernleşmede hedef Kuzey Amerika modeli ise, şu anki mevcut dünya
nüfusunun tamamının o seviyede yaşayabilmesi için, doğal kaynaklarını tüketmemiz gereken iki dünyaya
daha ihtiyacımız var demektir (Harding, 2005: 231). Bu sebeple BM Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu
ve Gündem 21 batı tarzı yaşam şekline son verilmesi yönünde çağrılar yapmaktadır. Ancak bu çağrılar
özellikle ABD gibi modern yaşamın merkezi olan ülkelerde komünizmin dayatılması ve modern-
demokratik yaşam tarzının yok edilmeye çalışılması olarak yorumlanmaktadır (Swann, 2013).
Bölgeler ve ülkeler arasında sürdürülebilirlik ve kalkınmada farklı öncelikler ve ihtiyaçlar vardır.
Uluslararası belgelerle hazırlanan ve gelişmiş devletlerin önceliklerine göre şekillenen SK politikaları
temel hedefleri belirlese de, devletlerin ve toplumların gerçeklikleri ve öncelikleriyle örtüşmekte eksik
kalmaktadır. Orta Afrika ülkelerinde açlıktan ölen, temiz suya ulaşamadıkları için salgın hastalıklarla
mücadele eden insanlar için iklim değişikliği ile mücadelede karbon salınımının düşürülmesi hedeflerinin
tutturulması hiç bir önem arz etmezken, Hollanda gibi, küresel ısınma sonucu artan buzul erimeleri
sebebiyle yükselecek deniz suları altında kalacak ülkeler için iklim değişikliği ile mücadele çok daha
önemli bir konudur. Diğer taraftan ABD’deki pek çok SK karşıtı grup, artık ciplerine binemeyecek,
müstakil villa tipi evlerinde oturamayacak ve klimalarını istedikleri derecede çalıştıramayacak
olmalarından şikayet etmektedirler (Swann, 2013). Bu yüzden gerçek çevre koruma, ekonomik kalkınma
152