Page 51 - Stk 2015 Bildiriler E-Kitap
P. 51
RİŞ
Turizm, günümüz ekonomisine iyi uyum sağlayan ve katkı sunan sektörlerden
birisidir.1950‟lerden itibaren turizm dünya ekonomisinde en hızlı geliĢen ve geniĢleyen, ulusların
gelirini arttıran, ülkelere döviz sağlayan, yatırımları geliĢtiren, yeni istihdam imkânları sunan, bölgeler
arası dengeli kalkınmayı sağlayan önemli bir sektör haline gelmiĢtir.
Turizm ve politika iliĢkisi turizmin diğer yönlerine kıyasla daha az üzerinde durulmuĢ bir
konudur. Ancak turizm uluslararası faaliyet gösteren bir sektör olması ve ülkeler arasında bir rekabet
unsuru olarak öne çıkması bu alanda bir politika geliĢtirme ihtiyacını doğurmaktadır. GeliĢmekte olan
ülkeler için önemli döviz sağlayıcı sektörlerden biri olan turizmin ortaya çıkardığı dinamik ekonomik
etkiler söz konusu ülkelerin turizme ve turizm politikalarına fazlaca önem vermelerine neden
olmuĢtur. Bu nedenle Türkiye ekonomisinde turizm, turizm planlama ve politikalarına verilen önem
giderek artmıĢtır.
Türkiye‟de turizm sektörünün geliĢimi, planlı dönem öncesi ve 1963‟ten günümüze planlı
dönem olmak üzere iki kısımda değerlendirilmektedir. Planlı dönem öncesinde turizm sektörü ile ilgili
geliĢmeler son derece sınırlı olmakla birlikte, turizmin yine de devletin gündeminde yer aldığı
görülmektedir. Turizm sektöründe asıl geliĢmeler planlı dönemde gerçekleĢmiĢ, uygulanan politikalar
temelde beĢ yıllık kalkınma planları ile sürdürülmüĢtür.
Makroekonomik göstergeleri iyileĢtirerek toplumsal refahı yükseltmeyi genel amaç olarak
benimsemiĢ olan kalkınma planlarında son yıllarda sürdürülebilir kalkınma kavramı önemli bir
konuma yerleĢmiĢtir. Sürdürülebilir kalkınma, insan yaĢamının gereksinimleri ve doğal kaynakların
sürdürülebilirliği arasında bir denge kurularak, ekonomik, çevresel ve toplumsal boyutlarıyla
bugünden geleceğe uyumlu bir planlama yapılmasını amaçlayan bütünsel bir yaklaĢımdır. Bu yeni
bakıĢ açısı ile turizm hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkelerin ekonomik geliĢimine katkı yapan
bir sektör olarak, bu yapısı ile sürdürülebilir kalkınmanın çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarını
içinde barındırmaktadır.
Sürdürülebilir turizm, sektörü kontrol etmek ya da turizmin olumsuz etkilerini yönetmek
anlamını taĢımaktadır. Turizm, yerel halka ekonomik ve sosyal olarak fayda sağlama ve çevreyi
koruma adına çok özel bir yere sahiptir. Turizmde ekonomik geliĢme ve çevreyi koruma birbiri ile
çeliĢen amaçlar olarak görülmemelidir. Doğru politikalar ile bu iki olgu uyumlu hale getirilebilir.
Kalkınma planı, bir ülkede geçerli ekonomik, sosyal ve siyasal değer yargıları ıĢığında, belirli
bir dönemde toplumun ulaĢmak istediği sosyo-ekonomik amaçlara ve sayısal olarak belirlenmiĢ
hedeflere en uygun bir biçimde varmak için, kaynakların belirli organlar tarafından yöneltilmesi olarak
tanımlanmaktadır (Kutlu, 2004:247).
Türkiye‟de 1963 yılından sonra beĢer yıllık kalkınma planları ile ekonomik geliĢme hedefleri
konularak, planlı bir büyüme dönemine geçilmiĢtir. Ekonomik planlar, hazırlanıĢ amacı bakımından ya
37
Turizm, günümüz ekonomisine iyi uyum sağlayan ve katkı sunan sektörlerden
birisidir.1950‟lerden itibaren turizm dünya ekonomisinde en hızlı geliĢen ve geniĢleyen, ulusların
gelirini arttıran, ülkelere döviz sağlayan, yatırımları geliĢtiren, yeni istihdam imkânları sunan, bölgeler
arası dengeli kalkınmayı sağlayan önemli bir sektör haline gelmiĢtir.
Turizm ve politika iliĢkisi turizmin diğer yönlerine kıyasla daha az üzerinde durulmuĢ bir
konudur. Ancak turizm uluslararası faaliyet gösteren bir sektör olması ve ülkeler arasında bir rekabet
unsuru olarak öne çıkması bu alanda bir politika geliĢtirme ihtiyacını doğurmaktadır. GeliĢmekte olan
ülkeler için önemli döviz sağlayıcı sektörlerden biri olan turizmin ortaya çıkardığı dinamik ekonomik
etkiler söz konusu ülkelerin turizme ve turizm politikalarına fazlaca önem vermelerine neden
olmuĢtur. Bu nedenle Türkiye ekonomisinde turizm, turizm planlama ve politikalarına verilen önem
giderek artmıĢtır.
Türkiye‟de turizm sektörünün geliĢimi, planlı dönem öncesi ve 1963‟ten günümüze planlı
dönem olmak üzere iki kısımda değerlendirilmektedir. Planlı dönem öncesinde turizm sektörü ile ilgili
geliĢmeler son derece sınırlı olmakla birlikte, turizmin yine de devletin gündeminde yer aldığı
görülmektedir. Turizm sektöründe asıl geliĢmeler planlı dönemde gerçekleĢmiĢ, uygulanan politikalar
temelde beĢ yıllık kalkınma planları ile sürdürülmüĢtür.
Makroekonomik göstergeleri iyileĢtirerek toplumsal refahı yükseltmeyi genel amaç olarak
benimsemiĢ olan kalkınma planlarında son yıllarda sürdürülebilir kalkınma kavramı önemli bir
konuma yerleĢmiĢtir. Sürdürülebilir kalkınma, insan yaĢamının gereksinimleri ve doğal kaynakların
sürdürülebilirliği arasında bir denge kurularak, ekonomik, çevresel ve toplumsal boyutlarıyla
bugünden geleceğe uyumlu bir planlama yapılmasını amaçlayan bütünsel bir yaklaĢımdır. Bu yeni
bakıĢ açısı ile turizm hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkelerin ekonomik geliĢimine katkı yapan
bir sektör olarak, bu yapısı ile sürdürülebilir kalkınmanın çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarını
içinde barındırmaktadır.
Sürdürülebilir turizm, sektörü kontrol etmek ya da turizmin olumsuz etkilerini yönetmek
anlamını taĢımaktadır. Turizm, yerel halka ekonomik ve sosyal olarak fayda sağlama ve çevreyi
koruma adına çok özel bir yere sahiptir. Turizmde ekonomik geliĢme ve çevreyi koruma birbiri ile
çeliĢen amaçlar olarak görülmemelidir. Doğru politikalar ile bu iki olgu uyumlu hale getirilebilir.
Kalkınma planı, bir ülkede geçerli ekonomik, sosyal ve siyasal değer yargıları ıĢığında, belirli
bir dönemde toplumun ulaĢmak istediği sosyo-ekonomik amaçlara ve sayısal olarak belirlenmiĢ
hedeflere en uygun bir biçimde varmak için, kaynakların belirli organlar tarafından yöneltilmesi olarak
tanımlanmaktadır (Kutlu, 2004:247).
Türkiye‟de 1963 yılından sonra beĢer yıllık kalkınma planları ile ekonomik geliĢme hedefleri
konularak, planlı bir büyüme dönemine geçilmiĢtir. Ekonomik planlar, hazırlanıĢ amacı bakımından ya
37